Vekilin başarısızlığından sonra asile dönüş / İsrail: kimseyi beklemeyeceğiz ve kendi işimizi kendimiz göreceğiz

Vekilin başarısızlığından sonra asile dönüş / İsrail: kimseyi beklemeyeceğiz ve kendi işimizi kendimiz göreceğiz
“Ordu kuzey hududunda pazılarını şişirip askeri bir hamleyle Hizbullah’ın yenilgiye uğratılacağından söz ederken, retorik ile uygulama kabiliyeti arasındaki farkı biraz dengelemek için dönüp 2006 yılına (ÇN: İsrail’in 2006 yılında Lübnan’a saldırıda uğradığı yenilgi kastediliyor) bakmayı tavsiye ediyoruz.”

 

 

 

İbrahim Al Emin

 

 

Al-Akhbar

 

 

Dün şafak vakti Düşman İsrail bu aşamada "dönüm noktası" olarak nitelendirilebilecek bir adımla, Lübnan'dan uzak olmayan bir bölgedeki Suriye askeri hedefine hava saldırısı düzenledi. Bu adım Düşmanın (İsrail) çok güvendiği bir adım. Öyle ki, bu adım ya etrafında olanlarla ilgili yeni bir askeri, siyasi ve güvenlikle ilgili müdahale yolu çizecek ya da onu bazen pervasızlık ve çılgınlık hali içine sokan başka bir gerginlik seviyesine yöneltecek.

 

Operasyon birçok açıdan dikkat çekici:

 

Saha açısından, Düşman kuzey cephesinde askeri alarm durumunun zirvesindeyken ve tüm askeri birimleri tarihinin en büyük askeri tatbikatlarından birini yaparken, dolayısıyla hava saldırısının sahada olabilecek tüm etkileşimlerine karşı hazır durumdayken hava saldırısını gerçekleştirdi. Bu da hava kuvvetlerini Lübnan hava sahasından ilerlemeye yöneltti.

 

Yine saha açısından, saldırı Suriye'nin orta kesimlerinde konuşlanmış Rusların hava savunma sistemi tarafından uçakların düşürülmesini göze alan geleneksel bir hava operasyonu şeklinde gerçekleşti. Bu da Düşmanın ya Rusya'yı tahrik etmekte olduğu ya da Rusya'dan bu davranışının “görmezden gelineceği” bilgisini aldığı anlamına geliyor. Bilindiği üzere, Moskova, Düşman bizzat Suriye ordusuna ait bir tesise saldırdığında değil, Suriye'de Hizbullah'a bir darbe indirdiğinde sessiz kalmayı tercih ediyordu.

 

Siyasi açıdan, Düşman, bölgedeki ve dünyadaki ilgili tüm taraflar nezdindeki siyasi girişimlerinden sonra net bir sonuca ulaştı: onunla veya onun adına iş yapmaya hazır hiç kimse yok!

 

Yine Suriye açısından, düzenlenen bu hava baskını, tüm dünyanın Suriye'deki savaşın belirleyici bir dönüm noktasına ulaştığını kabul ettiği, bütün farklılıklarıyla çeşitli silahlı grupların ve muhalefet gruplarının kaybettiği ve Başkan Beşşar Esad yönetimine son verme şansını yitirdiği bir döneme denk geldi.

 

Yine ve yine Suriye açısından, bu saldırı, ABD'nin Suriye'nin güneydoğusundaki silahlı grupların çoğunluğunu Ürdün içine geri çekerek Rusya'nın garantisiyle yönetimin Suriye Hükümetine devredilmesi yönündeki kararı ve böylece Suriye ordusunun ve aleni ya da örtülü bir şekilde müttefiklerinin -özellikle Hizbullah'ın- bölgeye geri dönmesini engellemek konusunda güneyde konuşlandırılmış silahlı gruplara İsrail'in güvenmesinin aptallık olacağı bir dönemde gerçekleşti.

 

 

Düşman ne istiyor ve ne olmasını bekliyor?

 

Son 24 saat içerisinde, İsrail'in Suriye'deki mevcut durumun gidişatına müdahale etmeyi de içeren ve oyunun tüm kurallarını değiştirmeyi hedefleyen büyük bir askeri eylemde bulunacağı yönünde bir hava Esad ve Hizbullah'a hasım çevreler arasında yayıldı. Bu havanın arka planı ne olursa olsun, ister söz konusu hava saldırısından sonra yapılan çıkarsamalara ve tahminlere isterse daha önce edinilmiş somut bilgilere dayansın, sonuç fark etmiyor: Düşman kendini “daha fazla bekleyemeyeceği” bir durumda buldu ve doğrudan bir eyleme girişme kararı aldı. Yanı sıra, İsrail'in yapmakta olduğu büyük tatbikatın amacının daha büyük bir savaşa hazırlanmak olduğu ve böyle bir savaşta ilk darbeyi vuran taraf olmak istediği yönünde fikirler dolaşıyor.

 

Bu konu İsrail'de de dile getirildi ve Haaretz Gazetesi'nde Israel Harel kaçınılmaz bir başarısızlığa uğramamak için önleyici ilk darbenin yapılması gerekliliğine işaret etti. Adı geçen yazar şunları ifade etti: “Buradaki soru İran ve Hizbullah şehirlerimizi harabe yığınlarına çevirmeden ve güvenlik ve iktisadi altyapımızı vurmadan önce orduya ilk saldırı emri verilip verilmeyeceğidir. Binyamin Netanyahu'nun bu belirleyici öneme sahip soru ile ilgili tutumu müphemdi ve Genelkurmay Başkanına böyle bir adım atma yönünde tavsiyede bulunması da beklenmiyor.”

 

Bu durum karşısında, Düşmanın dünkü hava saldırısından amacının, geçmiş yıllarda Suriye'de tüm olup bitenlere karşın elde edilememiş olan sonuçların gerçekleştirilmesi olduğu değerlendirilebilir. Bu olay yakındakilere ve uzaktakilere, dostlara ve düşmanlara şu mesajları iletmiş oldu:

 

Öncelikle Amerika, Rusya ve Avrupa'ya, Suriye'deki işlerin gidişatının İsrail'in aleyhine olmayacağı yönünde kendisine sağlam garantiler sağlayacağına ilişkin olarak onların Suriye'deki rollerine geçmişte güvenmiş olduğunu hatırlatmaktadır.

 

İkinci olarak, bugün Suriye'de sahadaki gelişmelerin ve siyasi süreçlerin dışında tutulmasının ona stratejik olarak zarar veren bir süreç olduğu, bu nedenle konumunu görmek için IŞİD'in ortadan kaldırılmasının tamamlanmasını beklemeyeceğini ifade etmekte; bunun yerine, askeri bir macerayla, teröre karşı savaş sonrası Suriye'nin sahadaki ve siyasi görünümünün şekillendirilmesinde bir ortak veya oyuncu olarak kendini zorla dayatacağını belirtmektedir.

 

Üçüncüsü, İsrail, Suriye'nin kendisini bir devlet olarak restore etmesini ve Suriye ordusunun son yıllarda yaptıklarını hesaba katan imkânlarla yeniden inşa edilmesini kabul etmeyeceğini vurgulamaktadır. Zira İsrail, Direniş Ekseni ile Suriye, Lübnan ve Irak'taki hasımları arasındaki çatışmanın sonuçlarının, Suriye ordusunu Güney Lübnan'dan Tahran'a kadar uzanan stratejik bir askeri sistemin parçası haline getirecek bir denkleme yol açacağını biliyor.

 

Dördüncüsü İsrail, çılgınlık yapmaya hazır olduğunu ve çıkarlarının görmezden gelinmeye devam edilmesi ve kaçınılmaz olarak onları ortadan kaldırma hedefine hizmet edecek pratik adımları atmaktan vazgeçilmemesi halinde en kötüsünü yapmaya hazır olduğunu İran, Suriye ve Hizbullah'ın anlamalarını istiyor.

 

 

Ne olmasını bekliyoruz?

 

Dakikalarla ölçülen hassas hesaplamalara göre, İsrail hava baskınına Suriye'nin cevap vermesini beklerse alarm durumunu yükseltebilir. Ancak, en tehlikeli olanı, kendisine cevap verilmemesini daha fazlasını yapmaya davet olarak anlaması ve yeni saldırılar gerçekleştirmesidir. Böyle bir durumda işler, muzafferden artık durmasını isteyen mağlubun çığlıkları olmaktan çıkar; ufkunu, alanlarını ve sonuçlarını İsrail'de hiç kimsenin garanti edemeyeceği bir savaşa yol açacak kaos ve zarar haline dönüşebilir. Bu meyanda kıdemli İsrailli yorumcuların dünkü gazetelerde yazdıklarının bazı bölümlerini yeniden yayınlamak yararlı olacaktır. Bu yazarların çoğunun güvenlik, askeri ve siyasi karar merkezleriyle güçlü ilişkileri vardır. Diğerleri toplumda hamaset duygularını yaymaya çalışırken, bunlar çoğunlukla korku ve endişeleri dile getirirler. Söz konusu yazılardan bazı alıntılar şöyledir:

 

“Ordu kuzey hududunda pazılarını şişirip askeri bir hamleyle Hizbullah'ın yenilgiye uğratılacağından söz ederken, retorik ile uygulama kabiliyeti arasındaki farkı biraz dengelemek için dönüp 2006 yılına (ÇN: İsrail'in 2006 yılında Lübnan'a saldırıda uğradığı yenilgi kastediliyor) bakmayı tavsiye ediyoruz.”

 

“İsrail ordusunu ‘kapsama-sınırlama (containment) ordusu' olarak isimlendirmeleri boşuna değildir. Uzun yıllar boyunca ordu düşmanı bozguna uğratmak için gerçekten çok istekli değildi. Bu kez herkes hedefin net olduğunu söylüyor: düşmanı bozguna uğratmak! Gerçek bir stratejik değişim ile mi karşı karşıyayız, yoksa daha önceki turlarda olduğu gibi geçici sükûnete yol açacak bir sonuçla mı yetineceğiz?”

 

 

Çeviri: Emir Aşnas

 

www.medyasafak.net