Tim Anderson: Suriye karşıtı savaş hiçbir zaman iç savaş olmadı

Tim Anderson: Suriye karşıtı savaş hiçbir zaman iç savaş olmadı
Avusturalya Sydney Üniversitesinde politik ekonomi dersi veren ünlü akademisyen ve yazar Prof. Tim Anderson, Khamenei.ir sitesine verdiği röportajda Suriye krizi, Direniş Ekseni ve Ortadoğu’daki çatışmalarda BM’nin rolü hakkındaki sorulara cevap verdi. Aşağıda röportajın tam metnini bulacaksınız:

 

 

Khamenei.ir

 

 

Avusturalya Sydney Üniversitesinde politik ekonomi dersi veren ünlü akademisyen ve yazar Prof. Tim Anderson, Khamenei.ir sitesine verdiği röportajda Suriye krizi, Direniş Ekseni ve Ortadoğu'daki çatışmalarda BM'nin rolü hakkındaki sorulara cevap verdi. Aşağıda röportajın tam metnini bulacaksınız:

 

 

- Eğer İran Suriye halkını tekfirci terörizm karşısında desteklemeseydi Suriye'nin durumu bugün nasıl olurdu?

 

Suriye'deki direniş bunu kendi birliğine ve güçlü dostlarına borçlu, ve bu dostların arasında birinci gelen İran İslam Cumhuriyeti'dir. İran ve Suriye arasındaki ilişkiler farklı ulusların devleti olmaları göze alındığında dikkat çekici; çok yakın bağları var.

 

İran Devriminin ardından geçen 37 seneden bu yana hiçbir şey bu yakın ilişkiyi sarsamadı, İran güçlü bir partner olarak Batılı bir gücün yapacağı gibi Suriye üzerinde hakim olmaya çalışmıyor. İran'ın Suriye'nin iç işlerinde Suriye liderliğine olan saygısı çok açıktır.

 

İran'ın Suriye'ye yapılan takviye edilmiş son saldırılardaki desteği çok kritik konumdaydı. Bir gözlemci olarak iki ülke arasındaki anlaşmaların tüm ayrıntılarının sırdaşı değilim fakat İran'ın Suriye'ye son yıllarda sağladığı politik, kültürel, medyatik, askeri eğitim ve danışmanlık, lojistik ve insani yardımın kanıtlarını görüyorum.

 

Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin de Suriye'nin savunulmasında İran'ın oynadığı temel role dikkat çekmişti.

 

Suriye halkının ve Suriye ordusunun direnişi merkezi önemde olmakla birlikte İran'ın desteği de kilit önemdeydi, bir ulus olarak ayakta kalmasında ve Libya'da gördüğümüz üzere berbat bir kaos içersine sürüklenip parçalanmamasında temel bir rol oynadı.

 

- Suud ve İsrail rejimleri Suriye'deki krizden nasıl fayda sağlıyorlar?

 

Suudiler ve İsrail, Direniş Ekseni'nin merkezi bağlantısını kırarak Filistin ve Hizbullah'ı İran'dan izole etmeyi ümit ediyor.

 

Bu nedenle adları ne olursa olsun tüm mezhepçi lejyoner gruplarını destekliyorlar. Tüm bu yaptıklarına ve bütün döktükleri kana rağmen hiç istemedikleri bir şekilde Irak'ın da Direniş Ekseni'ne kaymasına yardım etmiş oldular.

 

- Türkiye Başbakanı geçenlerde Türkiye Suriye'de terörist gruplarla işbirliğine izin vermeyecek iddiasında bulundu, bunu nasıl yorumluyorsunuz?

 

Bu basitçe iki taraflı bir konuşma. Türkiye'nin halihazırdaki hükümeti hem Suriye hem de Irak'taki terörizmin baş sponsorudur. Rusya geçen senenin sonunda IŞİD'in Türkiye'ye yaptığı petrol trafiğini ve teröristlerin sınırdan Suriye'ye yaptıkları geçişi göstererek açıkça ifşa etti. Tüm dünya Erdoğan hükümetinin Suriye'deki teröristleri desteklediğini biliyor.

 

- Batı medyası Suriye'deki savaşı “”iç savaş” olarak adlandırmada ısrar ediyor, Suriye'deki durumu tanımlamak için uygun bir terim mi bu? Değilse niçin?

 

Suriye Savaşı her ne kadar nüfusun küçük bir bölümü NATO ve Körfez monarşileri lehine kendi ülkelerine ihanet edip buna katılmış olsalar da hiçbir zaman iç savaş olmadı. 2011'den bu yana Suriye karşıtı temel güçler Washington ve bölgesel müttefikleri olan Suudiler, Katar, Türkiye ve İsrail olageldi ve Ürdün, Kanada, Birleşik Krallık ve Fransa gibilerinden de yardım aldılar.

 

- Fransa, Suriye Demokratik Güçleri'ne (SDF) destek vermek amacıyla kuzey Suriye'ye özel kuvvetlerini gönderdi. Bu konudaki görüşünüz nedir ve sizce Fransız hükümeti Suriye'nin istikrarsızlığını alevlendirmede nasıl bir rol oynuyor?

 

Fransız özel harekat güçleri sadece Suriye'de kullanılıyor çünkü Fransa Suriye'deki politik sahnede etkisi olsun istiyor, bu durum güya destekledikleri BM tüzüğünün ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 2254 sayılı kararının ihlalidir.

 

Fransa tarafından yapılan bu saldırı özellikle utanç vericidir, zira Fransa Suriye'nin eski sömürgecisidir. Tüm dünya sömürgeciliği 50 yılı aşkın bir zamandır reddetmektedir. 1920 ve 1940'lar arasında  Fransa'yı Suriye'den atmak için pek çok Suriyelinin kanı dökülmüştür fakat bundan dolayı duyulan bir Fransız pişmanlığının işareti çok az.

 

Kültürel bağlantılara ve Fransa'yı etkileyen ters rüzgârlı terörizme rağmen Fransız hükümeti, Batılı yeni sömürgeciliğin eğer Suriye devrilmezse en azından parçalanmalı şeklindeki illüzyonunu paylaşıyor gibi gözüküyor.

 

- Birleşmiş Milletler ve Beyaz Miğferler'in (White Helmets) Suriye krizindeki rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz? (bkz: http://medyasafak.net/haber/2043/beyaz-migferler-white-helmets-stk-si--insan-haklari-kisvesi-altind )

 

İki farklı konu var. BM'nin savaşı, gerçekte Ortadoğu'daki bir dizi saldırı savaşını önlemeye gücü yoktu (kurulmasının ana nedeni bu olmasına rağmen). Bunun nedeni BM bünyesine hala emperyal güçlerin hâkim olmasıdır. BRICS gibi egemen güçlerin yükselişi bu hâkimiyetin üstesinden gelmeyi henüz başarabilmiş değil.

 

Uluslararası hukuk Suriye'nin egemenliği ve dış saldırı karşısında desteklenmesinde çok açıktır, fakat Avro-Amerikan hakimiyetindeki BM uluslararası hukuku savunamıyor.

 

Beyaz Miğferler bir Wall Street mahsulüdür, ABD ve Birleşik Krallık tarafından finanse edilerek idare edilmektedir ve destekledikleri El Kaide gruplarına “insani” bir örtü sağlanması amaçlanmaktadır.

 

Bu sahte sivil toplum örgütü mezhepçi terörist kampanyalara doğrudan katılmaktadır ve terörist savaşçıların “siviller” olduğu şeklindeki savaş propagandasına yardım etmekte ve böylece Suriye ordusu ve müttefiklerinin direnişini gayrimeşru göstermek istemektedir. Bu kısa video Beyaz Miğferler hakkındaki pek çok şeyi açıklıyor:

 

https://www.youtube.com/watch?v=8aAaReVn2I4

 

- Sizce önümüzdeki mülteciler konferansında açılış konuşmasını yapacak kişi olmanız niçin engellendi?

 

Yunanistan'daki bu konferansa özellikle Suriye Savaşı ve bunun Avrupa'daki göçmen kriziyle irtibatı hakkında konuşma yapmak için çağrıldım. Fakat NATO destekli sahte Suriye devriminin İngiliz destekçileri aleyhimde kampanya yürüttüler. Bu kişiler Suriye'ye daha fazla Batılı askeri müdahale olmasını destekliyor ve bunların içinde çokları kendilerini solcu, hatta antiemperyalist olarak tanımlıyor.

 

Bu vaziyet, bizim Batılı toplumlar içinde tanık olduğumuz kafa karışıklığının seviyesini çok güzel tasvir ediyor.

 

Bu durum konferansın Yunan organizatörlerinin beni açılış konuşmasını yapacak kişi olarak davetlerini iptal etmelerine yol açtı fakat konferansta sunumumu yapmama izin verdiler. Bu hadise Suriye savaşı hakkında Batıda yapılan tartışmaların nasıl sürekli olarak sansüre uğradığının, engellendiğini ya da sınırlandırıldığının güzel bir örneğidir.

 

Batılı zihni sömürgelikten kurtarmak için çok uzun bir yol var önümüzde.

 

Bu arada kitabım The Dirty War on Syria (Suriye'ye Karşı Yürütülen Kirli Savaş) buradan bulunabilir:

 

http://www.globalresearch.ca/the-dirty-war-on-syria-washington-regime-change-and-resistance/5504372

 

www.medyasafak.net