Suudi-Amerika’nın Yemen fitnesindeki yenilgisinin sebepleri / Ali Abdullah Salih Ensarullah ile niçin ayrı düştü?

Suudi-Amerika’nın Yemen fitnesindeki yenilgisinin sebepleri / Ali Abdullah Salih Ensarullah ile niçin ayrı düştü?
Öte yandan Birleşik Arap Emirlikleri’nin Ali Abdullah Salih’in oğlunu Yemen cumhurbaşkanlığına seçme planı ile Salih’in Emirliklerde bulunan 23 milyar dolarlık mal varlığını serbest bırakması da Ali Abdullah Salih’i son darbe girişimine kışkırtan en önemli sebeplerdi.

 

 

 

Mashreghnews.ir

 

 

Suudi diktatörlüğünün şemsiyesi altında mutlak iktidara yeniden kavuşma kuruntusu, Yemen'in devrik Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih'in 40 yıllık siyasi döneminin sonunu getirdi.

 

Ali Abdullah Salih, 33 yıl cumhurbaşkanlığı yaptıktan sonra, Yemen'de başlayan halk devrimi ve Suudi Arabistan'ın hıyaneti sebebiyle 2012 yılında iktidarı terk etmek zorunda kaldı. 

   

Ancak o, iktidara yeniden dönme sevdası ve Suudilerden intikam alma hevesiyle Yemen siyasi hayatında kalmaya devam etti. Bir halk hareketi olan Ensarullah'a yaklaşarak bu ülkedeki halk devriminin meyvelerini toplamaya çalıştı.

 

Yemen'deki karışıklıklara galip gelmek, Ali Abdullah Salih'in düşündüğü kadar kolay değildi. Suudi rejiminin bazı bölge ülkeleri ve uluslararası güçlerle işbirliği yaparak Yemen devrimini yok etmeye girişmesiyle işler daha da zorlaştı. Bu yüzden Yemen'de çok geniş kapsamlı bir saldırı başlattılar; ancak aradan geçen iki buçuk yıldan sonra bile saldırının ilk aylarında öngördükleri hedeflere ulaşamadılar.

 

 

Salih'in Yemen'deki başarısız darbesinin sebepleri

 

Ensarullah Hareketi, dış düşmanla savaş sürecinin beraberinde getirdiği birtakım sebepler yüzünden Ali Abdullah Salih'le ittifak yapmak zorunda kaldı. Salih'in ve taraftarlarının ordu içindeki askeri ve siyasi potansiyellerini dış tehditlere karşı kullanmak istedi. Fakat bu süre boyunca Ali Abdullah Salih, sürekli olarak güvenilir bir müttefik olmadığını gösterdi ve fırsatını buldukça Yemen devrimine ve halk hareketine karşı tahriklere başvurdu.

 

Ensarullah ile Ali Abdullah Salih'in ilişkisi, hem dostları hem de düşmanları tarafından her zaman kuşkuyla karşılanmıştı. Yemen'e saldıran taraflar, özellikle de Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri, askeri planlarının başarısız olmasının ardından bu ittifakın arasını bozmayı ana hedef olarak belirledi ve cepheyi içeriden çökertmeyi amaçladı. Onlar, Ensarullah ile Kongre Partisi'nin ittifakını parçalamayı, bu savaşta kendilerine sembolik bir zafer kazandırabilecek tek şey olarak gördüler.  

                   

Ali Abdullah Salih, geçen 30 yıl boyunca azınlık hâkimiyetine alışmıştı; iktidar yetkilerinin kısıtlanmasından hoşlanmıyor, ulusal birlik hükümetine ve koalisyona uyum sağlayamıyordu. Bu yüzden de Ensarullah Hareketi'nin Islah Partisi de dahil olmak üzere tüm siyasi partilerin siyasi sürece katılması için yürüttüğü müzakere çalışmalarına karşıydı.

 

Öte yandan Birleşik Arap Emirlikleri'nin Ali Abdullah Salih'in oğlunu Yemen cumhurbaşkanlığına seçme planı ile Salih'in Emirliklerde bulunan 23 milyar dolarlık mal varlığını serbest bırakması da Ali Abdullah Salih'i son darbe girişimine kışkırtan en önemli sebeplerdi.

 

Bu pazarlığa ilişkin bilgileri, Kongre Partisi ile Ensarullah Hareketi arasındaki ihtilaflar sırasında ve halk güçlerinin Ali Abdullah Salih'i ev hapsine aldığı sırada sızdırdılar. Öte yandan savaşta kendini yenik hisseden Suudiler de Salih'e vaatlerde bulunarak ve gönlünü kazanarak onu yanına çekmeye çalıştı.

 

Sonunda olanlar oldu, Ali Abdullah Salih, Yemen'in başkenti Sana'da sivil isyan çıkardıktan sonra Suudi koalisyonunun kontrolündeki Marib'e kaçmaya çalıştı; ancak bunu başaramadı ve hayatını kaybetti. Sana kentinde yaşanan gelişmelerden ve Ensarullah Hareketi Lideri Seyyid Abdulmelik el-Husi'nin son açıklamalarından anlaşılıyor ki Ali Abdullah Salih'in öldürülmesi mütecaviz Suudi rejimi ve onun arka planındaki Amerika ve İngiltere açısından büyük bir hezimet oldu.

 

Seyyid Abdulmelik el-Husi, Salih'in öldürüldüğü günün Yemen halkı için bir zafer günü olduğunu belirtti; Kongre Partisi taraftarlarının bu fitne sırasında son derece sorumlu davrandığını, belirli bir militan grubun çıkardığı fitneye Kongre Partisinin ana gövdesinin katılmadığını söyledi. Abdulmelik Husi, ayrıca Kongre Partisi üyelerinin bu sorumlu davranışlarıyla ulusal kurtuluş hükümetinde yer almaya devam edebileceğini vurguladı.

 

Karşı tarafta ise Suudiler, askeri düzeyde ve propaganda düzeyinde bu gelişmelerden yararlanmaya çalıştılar. Ali Abdullah Salih'in öldürülmesi ve militanların çoğunun teslim olmasıyla başkent Sana'da nispi bir sükunet sağlandıktan sonra bile Suudi medyası, uydu kanalları ve internet siteleri, propagandalarının merkezine koydukları “Araplık İntifadası” ifadesiyle taraftarlarını “Yemen'de Fars nüfuzuna karşı” isyana ve eylemlere çağırdılar.

 

 

Yemen'de Suudi-Amerika'nın erken yenilgisinin sebepleri

      

Ali Abdullah Salih'in aniden öldürülmesi, Yemen'e saldıran tarafların ellerindeki son kozu da kaybetmesiyle sonuçlandı. Bu, Yemen'deki halk hareketini destekleyen tarafların en iyimser olanları açısından bile sürpriz oldu.

 

Yarım gün içerisinde Ali Abdullah Salih yanlıları Yemen güvenlik güçlerine teslim oldu. Salih de isyanın başarısızlığından emin olunca 9 zırhlı araçla birlikte başkent Sana'dan Marib kentine kaçmaya karar verdi. Ancak Salih'in ve Kongre Partisi Genel Sekreteri Arif Zavka'nın öldürülmesi, Yemen'deki Suudi-Amerikan fitnesinin tabutuna çakılan son çivi oldu.

 

Yemen'deki bu fitnenin erken bir şekilde mağlup olmasının en önemli sebeplerinden biri Kongre Partisi yanlısı birçok kabilenin, hatta Kongre Partisi üyelerinin çoğunun Salih'le işbirliğine yanaşmamasıydı. Salih'in cumartesi günü yaptığı konuşmada Suudi koalisyonu ile müzakere ilan etmesi, Suudilerin Yemen'e yaptıkları vahşi saldırıların tanınması ve saldırganların taleplerine teslim olunması olarak değerlendirildi. Doğal olarak Yemen kamuoyu buna yanaşmadı. Hatta Salih'in kabilesi olan Haşid kabilesi bile fitnecilerin isteklerine tamamen uymadı ve Suudilerle anlaşma yapılamayacağını açıkladı.

 

Ali Abdullah Salih gibi eski bir politikacının Yemen'in içindeki ve dışındaki durumu değerlendirme konusunda böylesine bir hata yapması ve bu yanlış değerlendirme sonucu da Suudilerin hilesine bu kadar kolay kanması beklenmiyordu.

 

O, içeride Yemen halkının ordusu, Halk Komiteleri, kabileleri ve milli partileriyle saldırganlara karşı nasıl direndiğini ve saldırgan Suudilerin isteklerine teslim olmaktansa izzetli bir ölümü tercih ettiğini görüyordu.

 

O, muhtemelen Yemen halkının savaştan yorulduğunu, şartlar her ne olursa olsun Suudi koalisyonu ile müzakere yapıp onların isteklerine teslim olarak savaşı bitirmeye hazır olduğunu sandı.

 

Salih, aslında uluslararası alanda da saldırgan Suudi ekseninin yenilmekte olduğunu görüyordu. Kaybeden ata bahis oynamak ve Direniş Ekseninden ayrılarak Suriye'den Irak'a ve Yemen'e kadar birçok bölgesel denklemde yenilmekte olan kampa dahil olmak akıllıca değildi.

      

 

Yeni fitneler yolda

 

Ensarullah Hareketi bu fitneden sağ salim geçmeyi başardı. Ancak Yemen'e dışarıdan yapılan saldırılara kahramanca karşı koyabilmek için içerideki başka fitnelere karşı da dikkatli olması gerekiyor.

 

Elbette Ali Abdullah Salih'in ortadan kalkmasıyla Suudilerin elinde artık Yemen'de fitne çıkarmak için güçlü bir koz kalmadı. Doğal olarak Salih'in ölmesiyle birlikte Yemen'de yeni bir aşamaya geçilecek.

 

Suudiler, Ensarullah'ın füze mevzilerine karşı geniş çaplı bir saldırıdan söz ettiler; ancak öyle gözüküyor ki bu sadece Yemen'deki en önemli piyonu kaybetmiş olmaktan kaynaklanan öfkeyle ortaya konmuş bir tepkiden ibaret.

 

Çünkü Suudiler bu yaptıklarıyla bile Yemen'de işledikleri cinayetlerden dolayı dünya kamuoyunun yoğun baskısıyla karşı karşıya bulunuyor.

 

 

Çeviren: Hüseyin Mahir

 

www.medyasafak.net