Suudi Arabistan’a Hizbullah ile savaştan uzak durmayı Hariri mi tavsiye etti?

Suudi Arabistan’a Hizbullah ile savaştan uzak durmayı Hariri mi tavsiye etti?
Hariri’nin bu süreçte hem Riyad yönetimini hem de Washington yönetimini, Hizbullah ile işbirliği yapmayı gerektirse bile Lübnan’ın istikrarının iki ülkenin yararına olacağı konusunda ikna ettiğine işaret etti. Yazının devamında Suudi bir yetkiliden aktaran gazeteci, Suudi Arabistan’ın Lübnan ordusunu desteklemek için Amerika ile işbirliği yapma niyetinde olduğunu bildirdi.

 

 

Nasır Kandil

 

 

Al-Binaa

 

 

- Washington Post gazetesinin önde gelen köşe yazarlarından ve Amerikan siyasi düşüncesinin simgelerinden biri olarak değerlendirilen gazeteci David Ignatius, Suudi Arabistan veliaht prensi Muhammed bin Selman'ın, Lübnan devlet başkanı Saad Hariri meselesindeki son gelişmelerin ardından zararı azaltmaya çalıştığını yazdı. Hariri'nin başbakanlıktan istifası sürecinde Riyad'da yaşananları değerlendiren gazeteci, Hariri'nin bu süreçte hem Riyad yönetimini hem de Washington yönetimini, Hizbullah ile işbirliği yapmayı gerektirse bile Lübnan'ın istikrarının iki ülkenin yararına olacağı konusunda ikna ettiğine işaret etti. Yazının devamında Suudi bir yetkiliden aktaran gazeteci, Suudi Arabistan'ın Lübnan ordusunu desteklemek için Amerika ile işbirliği yapma niyetinde olduğunu bildirdi. Bunun amacı ise Hizbullah ve İran'ın etkisini Lübnan'da aşamalı bir şekilde azaltmak. Yazara göre Muhammed bin Selman Hizbullah ile savaşın kısa vadeli değil, oldukça uzun vadeli bir savaş olacağını anladı.

 

- Buna karşın, Uluslararası Stratejik Araştırmalar Merkezi tahkikat bölümü başkanı Emil Hekim, New York Times gazetesine konu hakkında yazdığı bir makalede Suudi Arabistan'ın İran ile yüzleşme çabasının faydasız olduğunu, İran'ın hep bir adım önde olduğunu vurguladı. Hekim, Suudi Arabistan'ın Yemen'e müdahalesinin son derece masraflı olduğunu ancak savaşın bir sonuca bağlanamadığını belirterek, Yemen savaşının Riyad'ın önlemek istediği bir senaryo ile sonuçlanabileceği konusunda uyarıda bulundu; yani, Ensarullah'ın Lübnan'daki Hizbullah'a benzer bir örneğe dönüşmesi. Riyad yönetiminin İran ile savaşmak için yanlış meydanları seçtiğini ifade eden yazar, Suudi Arabistan'ın Hariri'yi istifaya zorlama kararının İran ve Hizbullah'ın lehine sonuçlandığına işaret etti. Ayrıca Suudilerin Sisi'yi desteklediği ve ona milyarlarca dolar verdiği vurgulanan makalede, Sisi'nin ise buna rağmen Esad ile ilişkileri yeniden başlattığı ve Suudi Arabistan'ın krizi tırmandırmaya yönelik baskılarını reddettiğine işaret edildi.

 

- Bu doğrultuda muhafazakâr Amerikan gazetesi National Interest, İran ile yanlış bir zamanda yersiz bir savaşa doğru sürüklenmeyi durdurması için ABD Başkanı Trump'a çağrıda bulundu. Suudi Arabistan'ın planının Amerika'yı İran ile daimi bir savaşın kapanına kıstırmak olduğu iddia edilen gazetede, bunun yanı sıra İsrail ile Suud ailesi arasındaki ittifaktan, iki ülkenin İran ile nükleer anlaşma konusundaki ortak muhalefetlerinden ve bölgedeki gerginliği tırmandırma çabalarından söz edildi. Suudi Arabistan'ın nedenlerinin mezhepsel olmadığını vurgulayan gazetede, Riyad'ın hedefinin askeri hâkimiyetini yeniden sağlamak ve Riyad ile İsrail'in menfaatini sağlayacak bölgesel bir denklem kurmak için Washington'u Ortadoğu'ya çekmek olduğu belirtildi. Bu amacı gerçekleştirmek için sadece Lübnan'da bir savaşın yeterli olmadığı, Washington ve İran arasında süregelen bir çekişme durumunun gerektiğini belirten ünlü gazete, Trump'ın ABD ulusal çıkarlarına açık bir şekilde aykırı olduğunu söylediği böyle bir plan ile işbirliği yapıyor olmasının çok tuhaf olduğunu yazdı.

 

- Bu makaleler, çıkarımlar ve aynı doğrultudaki pek çok çalışma, Washington'da düzenlenen bir sempozyumu tetikledi. Bu sempozyumda, Suudi Arabistan'ın İsrail ortaklığıyla yahut tek başına Hizbullah'a karşı girdiği bir savaş senaryosu konuşuldu. Bu senaryoya eski generaller ve askeri uzmanlar dâhil edildi. Bir subay tarafından patlatılan ilk bomba, seminere katılanların kulaklarını çınlatarak akıllarını kaçırmalarına sebep oldu. Subay şu sözleri kullandı: Yemen'den Riyad'a roket fırlatılması ve ardından Suudi Arabistan'ın Hizbullah'a karşı kıyamet koparması ve Hizbullah'ı 1500 km menzilli “Volkan 2” füzelerini Yemen'e taşımakla suçlaması, şu anlama geliyor:

 

Hizbullah'ın Yemen'e füze temin ettiği ve taşıdığı hakkındaki Suudi hikâyesini ciddiye alırsak, bu demektir ki Hizbullah'ın elinde bu füzelerden çok daha iyileri ve Yemenlilere gönderilenden çok daha fazla miktarda, daha nitelikli olanları bulunuyor. Lübnan'da da Yemen'e gönderilenlerden daha yetenekli keskin nişancılar vardır. Bu bağlamda, Beyrut ve Riyad arasında 1470 km mesafe olduğunu biliyor musunuz? Yani, Suudi Arabistan eğer Hizbullah'a karşı bir hava saldırısı başlatırsa, Riyad kolay bir şekilde Lübnan'daki Hizbullah'ın menzilinde olacak. Ve Suudi Arabistan Yemen savaşında başarısız olduğuna göre Lübnan'a bunun gibi bir kuşatma dayatılamayacaktır. Nitekim böyle bir kuşatma sayesinde onlarca Suudi savaş gemisi ve uçağı yakılabilir. İsrail ise, eğer savaşın dışında kalırsa Hizbullah'ın bir takım sürprizleri ile karşılaşabilir. Ve sonuç olarak, Suudi Arabistan Yemen'de iki buçuk yıl devam eden savaşın sonunda füzelerin Riyad'a düşmesine engel olmak konusunda başarısız oldu. Bu durumda Lübnan ile de benzer bir savaş yaşarsa, Suudi Arabistan'a ne olacak?

 

Washington'da düzenlenen sempozyumda, bu müdahalenin ardından müdahaleler birbirini takip ederken, Suudi Arabistan'ın stratejik tesislerine füze fırlatılması senaryosunda Suudi Arabistan'da emirlerin ve zenginlerin göçü ve panik halinin başlaması ve askeri kuruluşların dağılma tehlikesi değerlendirildi. Katılımcılar tarafından soruların yöneltildiği seminerde, “Suudi Arabistan'ın aptal savaşının faturasını, Hizbullah'ın füzelerinin merhameti altında kalacağı bir savaşla İsrail'in ödemesinin Tel Aviv' e ne faydası var?” sorusunun yanı sıra, “Suriye'nin bu savaşa girmemesini kim garanti edecek? İran ne yapacak? Suudi Arabistan'ın, ABD'nin askeri ve ekonomik kurumlarını etkileyerek Washington'un önüne istemediği bir savaş seçeneği koyan bir roket tarlasına dönüşmesi Amerika'nın çıkarına mıdır?” soruları yer aldı.

 

Washington'da birçok taraf “Suudi Arabistan Hizbullah ile savaşmak ve İsrail ile yakınlaşmak için neden en kötü zamanı seçti?” sorusuna cevap arıyor. Menfaat dili, Suudi Arabistan'ın Suriye savaşına katıldığı için Suriye devlet başkanı ve Hizbullah tarafından ödetilecek bir bedele zemin hazırlamayacağını söylüyor. Diğer yandan İsrail'in de Suudi Arabistan ile olan yakınlığını fazla abartmaması gerektiği söyleniyor. Çünkü İsrail pervasız davranışlarına devam ederse, kendisini hiç istemediği bir savaşın ortasında bulabilir.

 

 

Çeviri: Merve Soydaş

 

www.medyasafak.net