"Suriye’den Ne İstiyorlar?"

"Suriye’den Ne İstiyorlar?"
"Bu Çarşamba sabahı, işçiler, anneler ve okul çocukları günlük hayatlarını sürdürürlerken iki büyük ani patlama Caramana’nın merkezini kasıp kavurdu. İkincisi, olayın şahitleri yaralılara yardım etmek için akın ettiklerinde, birincisinden birkaç dakika sonra patladı. Suçluların iğrenç hesapları azami derecede öldürme ve acı çektirmeydi."

Suriye'den ne istiyorlar?

Finian Cunnigham

Press TV

 

“Caramana'dan ne isterler? Kasaba Suriye'nin her tarafından insanları bir araya getirir ve herkese hoş geldiniz der.” Bunlar bu hafta çeşitli ölümcül patlamalar sebebiyle harap olan Suriye'deki Caramana kasabasının aklı başından gitmiş sakinlerinden birisinin acı dolu sözleriydi.

Toplam ölü sayısı henüz doğrulanmadı. Patlama hakkındaki ilk haberler 34 kişinin öldürüldüğünü söylüyordu. Daha sonra toplam sayı 50'nin üzerine çıktı ve çoğu kritik olmak üzere 120 yaralı vardı. Kurbanların hepsi sivillerdi.

Geçen 20 ayda Suriye başkent Şam ve diğer şehirler ile ülke boyunca sayısız köyde düzinelerce katliama ve korkunç araba bombalamalarına şahit oldu. Ama başkentin yakınında yer alan Caramana'daki en son canavarlık Orta Doğu'ya karşı daha geniş stratejilerinde suçluların Makyavelist mantıklarını çok açık biçimde göstermesi sebebiyle diğerlerinden ayrılabilir.

Yukarıdaki olayda saldırıdan şok olmuş kasaba sakinin söylediği gibi, Caramana Suriye toplumunun çoğulcu tabiatının bir örneği olarak görülebilir, “Herkes hoş geldi”. Kasaba özellikle yüzyıllar boyunca barış içinde birlikte yaşamış Hıristiyan ve Dürzi nüfusuyla biliniyor. Bu nüfus Cumhurbaşkanı Beşar Esad'ın Suriye hükümetinin geniş çaplı destekçilerindendir de.

Bu Çarşamba sabahı, işçiler, anneler ve okul çocukları günlük hayatlarını sürdürürlerken iki büyük ani patlama Caramana'nın merkezini kasıp kavurdu. İkincisi, olayın şahitleri yaralılara yardım etmek için akın ettiklerinde, birincisinden birkaç dakika sonra patladı. Suçluların iğrenç hesapları azami derecede öldürme ve acı çektirmeydi.

“Caramana'dan ne istiyorlar?” Cevap kasaba sakininin sorunun ardından gelen sözleriyle açığa çıkıyor: “Kasaba Suriye'nin her yerinden insanları bir araya getirir ve herkese hoş geldin der.”

Batılı medyanın “demokrasi yanlısı ayaklanma” olarak ilan ettiği Suriye'deki terörist savaş, birlikte yaşamaya açıkça muhalefeti amaçlıyor. Teröristlerin isteği ülkenin tolerans ruhunu koparmak ve halkını her iki taraf için de öldürücü olan nefret dolu mezhepçilik kan banyosuna batırmaktır.

Caramana'nın hedeflenmesi acımasız hesabın böylesi bir kan banyosuna ulaşması kastıyladır. Kasaba geçen aylarda birkaç benzer ama daha az ölümcül bombalamalara maruz kaldı. 20 Ekim'de bir bombalı araba saldırısı 11 kişiyi öldürdü.

Caramana'da askeri kurumlar veya devlet güvenlik kurumları yok. Belirtildiği gibi, burası farklı dinlere ve kültürlere karşı toleransıyla bilinen sivil bir bölgedir. Ama teröristler ve onların şeytani zihinleri için bu medeni hassasiyet Caramana'yı ilk hedef yaptı.

Suriye'deki silahlı militanlar Sünni, Şii, Alevi, Dürzi, Hıristiyan, Yahudi ve inançsızların birlikte yaşamasını çılgınca bağnaz ideolojilerine bir lanet olarak gören Vahhabi veya Selefi eğilimli Sünni aşırılar tarafından sevk ediliyorlar.

Suriye'deki silahlı gruplarda yer alan diğer unsular basitçe “paralı asker”  olarak görünecektir, özel dini endişeleri olmayan suçlu fırsatçılar ve paralı askerler.

Yine de, birlikte ele alındığında, tüm bu farklı militan grupları tek bir suç amacı birleştiriyor: Suriye'yi acımasızca ve umursamazca mahvetmek.

Seküler çoğulculuktan etkilenen mevcut haliyle Suriye toplumu bu aşırılık yanlısı ve suçlu fırsatçılar tarafından her ne pahasına olursa olsun yok edilmelidir. Suriye'ye sabotajın en etkili yolu mezhepçi kan banyosunu salıvermek ve toplumları birbirlerine boğazlatmaktır. Bu merkezi hükümetin çöküşüne dair bir güvensizliğe ve toplumun parçalanarak mezheplere ayrıştırılmasına yol açacaktır. Bu planlanmış şiddet, kaos ve korku ortamında Suriye, bu onurlu, tarihi ülkeyi bastırmak isteyenlerden merhamet dileyecektir.

Bu düşmanlar iyi biliniyorlar. Batılı hükümetler onu Orta Doğu'daki Batılı emperyalizm ve Siyonizm'e halk direnişinin stratejik bir engeli olarak gördüklerinden bıçaklarını uzun yıllardır Suriye için çektiler. Suudi Arabistan, Katar, Türkiye ve en sonunda Muhammed Mursi yönetimindeki Mısır'ın Sünni rejimleri İran'ın bölgesel nüfuzunu baltalama arzusuyla Suriye'yi kendi kamplarına bağlanmış olarak görmek istiyorlar.

Suudi Arabistan otokratları İran, Suriye ve Lübnan Hizbullah'ı tarafından temsil ediliyor gibi kıskançlıkla algıladıkları Şii Hilali'ni yenmeye özellikle kafayı takıyorlar. İran'ı izolasyona zorlama ve İslam Cumhuriyeti'ne karşı topyekûn askeri saldırı gündemlerinin her ikisi bir noktada birleşiyor.

Suriye bu yüzden Batı ve onun bölgesel müttefikleri için can alıcı jeopolitik bir ödüldür. Batılı hükümetler ve onların işbirlikçi medya avukatları tarafından dile getirilen demokratik reformların savunuculuğu elbette suçlu emperyalist ajandaları için alaycı bir örtüdür. Özellikle bu gülünç yalan Batı'nın yeryüzünün en baskıcı diktatör rejimleriyle –Fars Körfezi monarşileri-  danışıklı bir biçimde Suriye'yi “özgürleştirmek”  istemesiyle açığa çıkıyor.

Yine, eğer Suudi Arabistan ve Katar Suriye'deki Arap Müslüman kardeşlerinin iyiliğiyle çok ilgileniyorlarsa, niçin bu sözde kahraman monarklar Gazze'nin kuşatılmış Filistinli halkına yardım etmek için silahlar ve savaşçılar göndermiyorlar?

Suriye ödülünün ölçüsü cinayet boyutundadır ki, Suriye'nin düşmanları gidip ülkeyi mahvetmek ve kendi tarzlarında bir rejim yerleştirmek istiyorlar.

Hula ve Kubeyr gibi köylerdeki ailelerin ve çocukların katliamları; soğukkanlılıkla katledilen sivillerin katillerinin önünde diz çökmeye zorlanması ve bu hafta Caramana'da görüldüğü gibi sivillerin duyarsızca bombalanması Batılı hükümetlerin ve müttefiklerinin on yıllardır her yerde mükemmelce yaptıkları terör teknikleridir. Amerikalılar bu gibi şeytanca sistemli terörizmi Orta Amerika'da; Fransızlar Kuzey Afrika'da ve İngilizler Doğu Afrika ve çok daha yakın zamanlarda Kuzey İrlanda'da kullandılar.

Suriye olabilecek bütün canice saldırıların en kötüsüne şahit oluyor – Batılı devlet terörizminin değişim ve birleşimi akılsız Arap despotların petro-dolarlarıyla dolduruldu.

Bu iğrençliğe ilaveten, Suriye'deki suçların birçoğu failler tarafından filme alındı ve akabinde hükümet kuvvetlerinin eylemleri iddiasıyla yayımlandı. Bir örnek, kendi savaş suçlarını gülerek filme alan Halep'teki paralı askerler tarafından bir caminin patlatılıp yıkılmasıydı.

Batılı medya failin Suriye ulusal ordusu olduğunu iddia etti, daha sonra ortaya çıktı ki, bunlar sözde Özgür Suriye Ordusu üyeleriydiler.

Yakın zamanda Suriye silahlı kuvvetlerinin çocukları öldürmek için misket bombası kullandığı iddiası bilinen Batı medyasında öne çıkıyor. Ama Batı destekli paralı askerlerin ve Batılı propaganda makinesinin bilinen geçmiş performansı, şüphenin ağırlığı, onları kesinlikle yalanlıyor.

Caramana'da çok sayıda masumun öldürülmesinden sonra saatler içinde New York'taki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Suriye hükümetini “insan hakları ihlallerini yaygınlaştırmak” sebebiyle kınayan bir bildiri taslağı hazırladı.

Kınama Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Fransa, Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye tarafından birlikte destekleniyordu, yani Batılı devlet terörizminin Suriye halkını kan banyosuna daldıran birçok sponsoru tarafından. Bir kuruluş olarak Birleşmiş Milletler sadece değersiz bir propaganda aracı değildir, bilakis o, masumların kanını sıçratan bir propaganda aracıdır.

Finian Cunnigham

1963 doğumlu yazar aslen Belfast, İrlandalıdır. Uluslararası ilişkiler alanında meşhur bir uzmandır.  Yazar Batı destekli rejim tarafından işlenen insan hakları ihlallerine ışık tuttuğu için Haziran 2011'de Bahreyn'den sınır dışı edilmiştir. Gazetecilik kariyerinden evvel Cambridge, İngiltere'de bulunan Kraliyet Kimya Topluluğu için bilim editörü olarak çalışan yazar aynı zamanda müzisyen ve söz yazarıdır. Yazar uzun yıllar The Mirror, Irish Times ve Independent gibi anaakım medyada editör ve yazar olarak görev yapmıştır. Şu an Doğu Afrika ile ilgilenen yazar Bahreyn ve Arap Baharı'na ilişkin bir kitap yazmaktadır. Bandung Radio'da güncel olaylara dair haftalık bir program yapmaya da devam etmektedir.

medyasafak.com