Siyonist rejim Suriye’ye geniş çaplı saldırı yapma konusunda ne kadar ciddi?

Siyonist rejim Suriye’ye geniş çaplı saldırı yapma konusunda ne kadar ciddi?
İsrailli yetkililer, 2006 savaşında Lübnan cephesinde zafer kazanamayan İsrail ordusu, şu an hem Lübnan hem de Suriye cephelerini nasıl yönetebilecek, diye soruyorlar. Üstelik de Hizbullah geçen süre içerisinde silah ve savaş gücünü benzersiz bir şekilde artırmışken…

 

 

Sadullah Zarei

 

 

Mashreghnews

 

 

Geçen gece haber ajansları, çok sayıda İsrail askerinin iki buldozer, bir Merkava tankı  ve iki askeri araçla Golan'da yasadışı bir şekilde Suriye topraklarına 200 metre girdiğini bildirdi.

 

Filistin haber ajansı MAA, İsrail güçlerinin ‘B'ir Acem' kasabası yönünden girdiğini ve çevrede siper kazıp doğal engel meydana getirdiğini bildirdi. Yerel kaynaklar, siyonist güçlerin geçen gece keşif için bu bölgeye girdiğini söyledi.

 

Bu, yakın dönemde Suriye toprak bütünlüğünün beşinci kez ihlaliydi. Daha önce de siyonist güçler, ‘Vebata el-Haşb', ‘Barika', ‘Bi'r Acem' ve ‘Kudne' beldelerine girmişti.

 

İsrail'in Suriye'ye füze saldırısı

 

Siyonist rejimin Suriye'nin Masyaf bölgesine saldırısı ve Suriye'nin buna gösterdiği tepki, akla şu soruyu getiriyor: Acaba bu tür saldırılar, İsrail'in Suriye'nin durumu konusundaki kaygılarını azaltıyor mu? Muhtemelen siyonistler, Suriye'ye havadan ve karadan rahatça girip bazı mevzilere saldırı yapma konusundaki son fırsatlarını kullanma peşinde.

 

Siyonist rejimin Masyaf'a yaptığı saldırının mesajları

 

Eskiden Siyonist rejimin askeri istihbarat servisinin başkanı olan ve halen İç Güvenlik Araştırmaları Merkezinin başkanlığını yapan Amos Yadlin, İsrail uçaklarının füzelerle vurduğu hedefin gelecekteki savaşta büyük etkiler yapabilecek hassas füzeler üreten bir askeri tesis olduğunu iddia etti.

 

Amos Yadlin, bu saldırının üç mesajının olduğunu belirterek şunları söyledi: Birinci mesaj şudur: İsrail, düşmanlarının stratejik silahlar üretmesine izin vermemektedir. İkinci mesaj, saldırının zamanlamasıyla ilgilidir. Bu saldırı, dünyanın İsrail'in belirlediği kırmızıçizgileri göz ardı ettiği bir dönemde yapılmıştır. Üçüncü mesaj ise Rusya'nın hava kalkanı, İsrail'in Suriye'ye yönelik saldırılarına engel olmamaktadır. 

 

Rusya'nın hava savunma sistemleri dikkate alındığında havadan gerçekleştirilen bu saldırının iki anlamı olabilir. Birincisi Tel Aviv, bu saldırı için Moskova'dan yeşil ışık almıştır. İkincisi ise İsrail bir şekilde Rusya'yı tahrik etmekte veya taleplerine teslim olmaya zorlamaktadır.

 

Siyonist rejimin Kanal-10 televizyonunun askeri analistleri, bu saldırının en önemli tarafının Rusya olduğunu ve bu olayla ilgili olarak kesinlikle araştırma yapacağını söylediler. İsrailli askeri uzmanlara göre İranlılar ve Hizbullah, bu saldırıyı çok fazla dikkate almayacak. Bunun onlarla bir ilgisi yok. İsrail'in bu saldırıyla asıl hedefi Moskova'ya baskı yapmak ve iradesini sınamak.

 

İsrailli uzmanlar şöyle devam etti: Ruslar, Netanyahu ile Putin arasında iki hafta önce gerçekleşen görüşmeden sonra İsrail'in Suriye'ye saldırı yapmayacağı sonucuna vardılar. Onlar hatta bu durumu Suriyelilere de bildirdiler.

 

İsrail kanalına göre son yapılan saldırı, Suriye'ye yönelik olmaktan daha çok Moskova'yı hedef almıştı; dolayısıyla şimdi gelecekte neler olacağını beklemek gerekiyor. Eğer Rusya, teröristlere yönelik saldırılarını azaltırsa, bundan Rusya'nın geri adım attığı ve İsrail'le pazarlık yapmaya hazır olduğu sonucu çıkarılabilir.

 

Bununla birlikte Rusya'nın son günlerde terörist mevzilerine yönelik saldırıları daha da arttı.  

 

Amos Yadlin'in açıklaması ile ile ilgili yapılan bazı analizlere işaret edelim:

 

1- Siyonistlerin Suriye'deki kırmızıçizgileri ve İsrail'in yalnızlaşması

 

Sahada ve uluslararası alanda dengeler değişirken, Siyonist rejim son dönemde kuzey sınırlarıyla ilgili olarak kırmızıçizgi tabirini çok sık kullanmaya başladı. Rejimin elebaşlarının bu konuyla ilgili en önemli kaygılarından birini Suriye'den Hizbullah'a yapılan hassas füzelerin nakli oluşturuyor. Bazı raporlara göre Hizbullah'a verilen bazı gelişmiş füzelerin isabetteki hata payı 50 metreden daha az ve bu, daha da iyileştiriliyor.

 

Gerçek şu ki Siyonist rejim Suriye'de yaşanan son gelişmelerden dolayı bir siyasi hüsranla karşı karşıya bulunuyor. Kuzey birliklerinin şimdiye kadarki en büyük askeri tatbikatı gerçekleştirmesinden, Suriye'ye yaptığı son füze saldırısına ve Siyonist rejim liderlerinin açıklamalarından, Amerika ve Avrupa ülkelerine yaptıkları diplomatik ziyaretlere kadar İsrail'in dış politika alanındaki davranışlarının yaşadıkları bu siyasi ve askeri hüsrandan kaynaklandığı söylenebilir.

   

2- İsrail'in Suriye'ye kapsamlı saldırısı; evet mi hayır mı?

 

İlk bakışta gözüken şu ki İsrail'in son füze saldırısı şunu gösteriyor: Suriye'deki değişim süreci bu şekilde devam eder ve Amerika'nın Suriye'deki federalizm projesi çökerse Siyonist rejimin Suriye'ye saldırma ihtimali bulunmaktadır.

 

Başta Amerika olmak üzere bazı ülkelerin bu saldırı konusunda çeşitli senaryoları söz konusudur. Ancak bu savaş ihtimalini güçlendiren iki temel husus mevcuttur. Bunlardan birincisi Siyonist rejim Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun kendisi ve eşi hakkında İsrail yargısındaki yolsuzluk davası sebebiyle siyasi çıkmazda bulunmasıdır. Eğer bir savaş başlarsa bu yolsuzluk dosyası arşive kaldırılabilir.

 

İkinci husus ise şu: Siyonist rejimin istihbarat ve güvenlik raporlarına göre Suriye ordusu yedi yıllık savaş sürecinde yıprandı ve savaşın sona ermesi halinde kendini hızla toparlayamayacaktır.

 

Dolayısıyla Suriye'de ‘vekiller' aracılığıyla yapılan savaşta yenilgi yaşansa da ‘asılların' yer aldığı bir savaş kaçınılmaz olduğunda bu savaş için en uygun şartlar şu an içinde bulunulan durumdur. Çünkü bu, İsrail'e zafer ya da siyasi müzakere masasında daha fazla taviz koparmak için küçük bir fırsat sunmaktadır.

 

Diğer bir önemli nokta da şudur: Suriye ile savaş seçeneğinin tercih edilmesi, Tel Aviv'in çeşitli seçenekler içinden tercih edeceği bir şık değil. Siyonist rejim, seçenekleri arasında bir tür çıkmaza girmiş bulunuyor ve kendisi için bundan başka bir seçenek görmüyor olabilir. Bu bağlamda Haaretz yazarı Israel Harel, İsrail'in yenilgi yaşamaması için ilk önleyici darbeyi vurmasını istemektedir.

 

İsrail; İran'a, Suriye'ye ve Hizbullah'a çılgınca bir eyleme girişebileceğinin ve eğer Suriye konusundaki çıkarları temin edilmezse bölge için çok daha kötü bir senaryoyu hayata geçirmeye hazır olduğunun mesajını vermek istiyor.

  

3- Masyaf'a saldırı; savaşlar içinde savaş stratejisi

 

Amos Yadlin'in açıklamasında geçen “gelecekteki savaş” ifadesinden anlaşılıyor ki İsrail, Suriye'nin terörist grupları ülkeden çıkarmakta ve toprak bütünlüğünü korumakta başarılı olması halinde Suriye ile savaşa hazırlanıyor.

 

Bu çerçevede İsrail ordusu içindeki koordinasyonu ve aktif olan bir birlikten bilgi alınmasını artıran bir sistem hazırlanıyor. İsrail güvenlik yetkililerinin iddiasına göre bu sistem, savaş olması halinde hava, deniz ve kara güçleri ile kuzey birlikleri komutanlığına tek bir söylem kullanma izni veriyor.

 

Bölgesel strateji analisti Ali Şehab, Masyaf'a yapılan saldırıyı “savaşlar arası savaş” stratejisi ile teknik sistemlerle donatılmış istihbarat araçları taktiğinin birleştirilmesinin sonucu olarak görüyor. Ona göre bu çerçevede Siyonist rejim ordusunda yapısal bir değişim yaşanıyor.

 

Kuzey Birlikleri Komutanlığı da gelecekteki tehditlere karşı koyma konusunda yapısal bir değişimle karşı karşıya kaldı. Bu durum Siyonist rejimin gelecekte yaşanacak her savaştaki hedef bankası açısından dikkate değerdir.

 

Ayrıca Siyonist rejim ordusu kuzey birliklerinin son 20 yıldaki en büyük askeri tatbikatı olan “Dagan'ın Işığı” tatbikatı ile eş zamanlı olarak İsrail askeri istihbarat servisi de “Kartal” birliklerinin faaliyetlerini yeniden başlattı. Bu birlik, aleni temas veya gizli yollarla istihbarat toplama alanında faaliyet gösteriyor.

 

4- Vekalet savaşından asıllar savaşına geçiş

 

Bu operasyonun en önemli noktası, onun siyasi boyutu çerçevesinde incelenebilir. Siyonist rejim, Suriye'ye dair çıkarları konusunda müttefiklerinin ve kendisini destekleyenlerin dikkatini çekmekte başarısız olunca suya batan kısmını yeniden havaya kaldırmak için kendisi harekete geçti.

 

Ancak bu gelişmenin Suriye'de sahada yaşanan durumu ve genel durumu çok fazla etkilemeyeceği söylenebilir. Özellikle de Amerika'nın Suriye'nin güneydoğusundaki silahlı grupların çoğunu Ürdün'e geri çekme ve bu bölgenin kontrolünü Suriye'ye teslim etme kararının oluşturduğu şartlar içerisinde…

 

Doğal olarak Siyonist rejim bu şartlar altında asli düşmanları olan Hizbullah, Suriye hükümeti ve onların müttefikleri karşısında daha az caydırıcılığa ve güvenliğe sahip olacak. Bu sebeple İsrail, Amerika ve Avrupa'ya şunu anlatmaya çalışıyor: Uygulanan politikalarda İsrail'in güvenlik garantileri hesaba katılmalı ve Suriye'deki durumun İsrail'in çıkarlarına aykırı olmasına izin verilmemelidir.

 

Tel Aviv, ayrıca şunu bildirmeye çalışıyor: İsrail Batı'nın IŞİD'i yok etme politikasının bitmesini ve toprak bütünlüğünü sağlamış bir Suriye ile anlaşma yapmayı beklemeyecektir. İsrail, Suriye'deki durumun onarılmasını kabul etmeyecek ve Suriye ordusunun teröristleri temizledikten sonra gücünü yeniden kazanmasına izin vermeyecektir.

 

Bununla birlikte İsrail, bu stratejiye geçişten dolayı kaygılıdır. Çünkü bunun ağır sonuçları olabilir. İsrail'in bu saldırıyı yapmaktaki tereddüdü sebebiyle Siyonist rejimin bu operasyonu yapma zamanlaması önemliydi. Çünkü Siyonist rejim ordusu Kuzey Birliklerinin tatbikatından dolayı teyakkuz halindeydi.

 

İsrail tarihinin en büyük askeri tatbikatına katılmak için kuzey cephesinde bulunan İsrail ordusunun tüm birimleri, karşı tarafın vereceği tepkiye karşılık vermek için tam bir hazırlık içindeydi. Muhtemelen bu durum oluşmasaydı, İsrail bugünkü şartlarda bu saldırıyı gerçekleştirmezdi.

 

Washington'un tehdidinde Tel Aviv'in şiddet üslubu

 

Siyonist rejim Suriye'de geniş bir manevra alanına sahip değil. Bir taraftan Amerika ve Rusya'nın anlaşması ve iki tarafın bunu uygulama konusunda ciddi bir irade göstermesi, Tel Aviv'i sınırlamış, diğer taraftan İsrail'i tehdit eden cephelerin genişlemesi, askeri seçenekleri daha riskli hale getirmiştir.

 

İsrailli yetkililer 2006 savaşında Lübnan cephesinde zafer kazanamayan İsrail ordusu, şu an hem Lübnan hem de Suriye cephelerini nasıl yönetebilecek, diye soruyorlar. Üstelik de Hizbullah geçen süre içerisinde silah ve savaş gücünü benzersiz bir şekilde artırmışken…

 

Şimdi tarafların bu saldırıya ilişkin tutumunun nasıl olduğuna bakmak gerekiyor. Acaba Amerika, Tel Aviv'in bu son uyarısını ciddiye aldı mı? Ya da içinde bulunduğu çıkmazda, stratejik müttefikinin çıkarlarını gözetmekten vaz mı geçecek?

 

Tel Aviv, Suriye ile savaş konusunda nihai kararını almadan önce Washington'a şunu bildirmek istiyor: Eğer bu aşamada İsrail'in çıkarlarını tercih etmezse yarın çok daha zorlu olan iki seçenekle karşı karşıya kalacak. Yani İsrail'in Suriye saldırısına katılmak ya da bu savaşa katılmamak seçeneklerinden birini tercih etmek zorunda kalacak.  

 

 

Çeviren: Hüseyin Mahir

 

www.medyasafak.net