Şiiler Hz. Mehdi’nin zuhurunu serdapta mı bekliyor? İbn Teymiyye’nin iftirasına cevap

Şiiler Hz. Mehdi’nin zuhurunu serdapta mı bekliyor? İbn Teymiyye’nin iftirasına cevap
İbn Teymiyye, sonrasında da şu ilginç iddiada bulunur: Şiiler serdab başında İmam-ı Zaman’ın buradan çıktıktan sonra binmesi için bir katır ya da atı ve bir de kılıcı hazır bekletirler.

 

Monazereh.ir

 

 

- Sunucu: İbn Teymiyye'nin Ehl-i Beyt taraftarlarına ve İmam-ı Zaman'ın (a.s.) varlığına inananlara kitaplarında attığı büyük ithamlardan biri de “serdab” (yer altındaki serin ve soğuk oda, bodrum) meselesini öne sürmesidir. O şöyle diyor:

 

Mehdi serdapta kaybolmuştur ve Şiiler her zaman tam bu serdabın önünde durup imamlarının zuhurunu ve buradan çıkmasını beklerler.

 

İbn Teymiyye Şia'nın itikadi kaynaklarını okusaydı böyle bir iddiada bulunmazdı diye düşünüyorum. Ama kim bilir, belki de böyle bir şeyin olmadığını biliyordu ve meşhur inadı yüzünden bu konuyu öne sürdü. Bu konudaki açıklamalarınızı işitmek isteriz:

 

- Üstad Hüseyni Kazvini: Ben tüm aziz dinleyicilerimizden bu konu hakkında arz edeceklerime özel bir dikkat göstermelerini istirham ediyorum. Şia'ya muhalefeti başlatan ve Şiiler karşısında kılıç çekenlerin mantığına bir baksınlar. İmam Zeynelâbidin'in (a.s.) buyurduğu gibi “Düşmanlarımızı ahmaklardan kılan Allah'a hamdolsun.” (el-İntisaru'l-Amılî, c. 2, s. 26)

 

İbn Teymiyye'nin bunları söylediğini gördükten sonra, bazı diğer malum kişilerden daha fazla bir şey beklememeliyiz:

 

Şiilerin ahmaklıklarından biri de Mehdi için bazı makam ve binalar yapmalarıdır, mesela Samerra'da başında bekledikleri serdab bunlardandır. (İbn Teymiyye, Minhâcu's-Sünne, c. 1, s. 44)

 

Sonrasında da şu ilginç iddiada bulunur:

 

Şiiler serdab başında İmam-ı Zaman'ın buradan çıktıktan sonra binmesi için bir katır ya da atı ve bir de kılıcı hazır bekletirler.

 

Aynı sözü bazı çağdaş Vehhabiler ve üniversitelerinde ders veren Vehhabi ideologlar da tekrar ediyorlar. Fıraku Muasıra kitabının 1. cildinin 208. sayfasında da bunlar yazılıdır; Mustafa Halemi Nizamu'l-Hilafe'de (s. 267) ve Muhammed Ali Cundî Nezariyyetü'l-İmame'de (s. 38) vs. aynı iddiaları tekrar eder.

 

Muhammed b. Abdülvehhab da meşhur kitabının 33 ve 34. sayfasında Şii ve Sünni dostlarıma bu gecenin şakası olarak nakletmek istediğim şu sözleri sarf ediyor:

 

Şiilerin öğle ve ikindi namazını cem etmelerinin sebebi serdabın yanında Gizli Kaim Mehdi'ye iktida edebilmek için beklemeleridir.

 

Yani bakıyorlar ki saat birde, ikide üçte zuhur etmedi ve namazları da kaza olacak, hemen öğle ile ikindiyi birleştiriyorlar. Sonra da akşam ve yatsıyı belki İmam zuhur eder O'na uyarız diye geciktiriyorlar, zuhur gerçekleşmeyip vakit gece yarısını bulunca da kaza olmasın diye cem ediyorlar!

 

Bakın işte, acaba dünyanın hiçbir yerinde hatta Şia'nın köylü kadınları ya da göçebeleri arasında bile böyle bir şey duydunuz mu? Acaba Vehhabiliğin bu teorisyeninin dediği şey tek bir ahmak veya mecnunun aklından geçmiş midir?

 

İbn Teymiyye ve Muhammed b. Abdülvehhab'ın bu ibareleri Nasır el-Omer'in Şia beyne'l-Ems ve'l-Yevm (Dün ve Bugün Arasında Şia) kitabında (s. 25) tekrar ediliyor.

 

Özetle, İbn Teymiyye, Muhammed b. Abdülvehhab ve çağdaş Vehhabi ulemasının görüşü şu şekildedir:

 

Evvelen İmam Mehdi (a.s.) serdapta gaib olmuştur, saniyen: Şiiler Hz. Mehdi'yi serdapta gözlemekte, orada bir at ve kılıcı hazır bekletmekte ve bu nedenle de öğle ve ikindi, akşam ve yatsı namazlarını birleştirerek kılmaktadırlar…

 

İhsan İlahi Zahir de başka bir komik iddiada bulunur:

 

Bazı Şiiler ise namaz kılarken İmam-ı Zaman zuhur eder ve kendileri ona yetişmede birkaç dakika geç kalırlar diye namazı terk etmektedirler. (Fıraku Muasıra, c. 1, s. 208)

 

Vehhabiliğin teorisyen ve ideologlarının, önderlerinin serdab meselesini ele alış biçimleri işte böyledir.

 

 

Cevabımız:

 

Bu soru bize hem internet üzerinden çokça yöneltilmektedir, hem de bazı üniversite hocaları bile bu meselenin aslını merak ettiklerini belirtiyorlar.

 

Dostlarımıza arz edeyim, Bakır Şerif Kureşî'nin (r.a.) Hayatu'l-İmami'l-Mehdî kitabının 15. sayfasından sonrasına bakarlarsa bu konunun ayrıntılı bir şekilde ele alınıp açıklandığını göreceklerdir. Merhum Allame Sadreddin (r.a.) de el-Mehdî kitabında bunu cevaplamıştır. Aynı şekilde Allame Emini (r.a.) el-Ğadir'in 3. cildinin 308. sayfasında, merhum İrbilî (r.a.) Keşfü'l-Ğumme'de (3. Cilt, s. 283) bu şüpheyi ele almıştır. Ben bu cevapların özetini kendi araştırmamı da bunlara ekleyerek arz etmek istiyorum.

 

 

İlk olarak:

 

Evet, mukaddes serdab Şia için kutsal bir yerdir, pak bir mekândır, bu doğru. Zira İmam Ali Hâdî, İmam Hasan Askerî ve Hz. Veliyy-i Asr İmam Mehdi'nin (Allah'ın selamı üzerlerine olsun) yaşadığı ve o büyüklerin ibadet ettikleri yerdir burası.

 

Saniyen:

 

Öte yandan, İmam-ı Zaman'ın (a.s.) orada gaybete çekilmiş olmasına gelince, hiçbir Şii âlimi, hatta cahil bir Şii bile bunu söylememiştir.

 

Merhum Muhaddis Nuri şöyle der: Ne kadar çok kitaba, hangi kaynağa baktıysak da hiçbirinde İmam Mehdi'nin (a.s.) serdapta gaybete çekilmesi hakkında bir hadise, rivayete rastlamadık. (Hayatu'l-İmami'l-Mehdî, s. 119)

 

Aynı ifadeler Merhum İrbilî tarafından Keşfu'l-Ğumme'de, (c. 3, s. 283), Allame Eminî tarafından da el-Ğadir'de (c. 3, s. 308) kullanılmıştır.

 

 

Üçüncü olarak:

 

Bu yöndeki iddialar sadece bazı Ehl-i Sünnet âlimlerince dillendirilmiştir. Şüpheyi kendileri ortaya atmış, sonra da bu şüphe üzerinden Şia'ya saldırmaya başlamışlardır. Mesela İbn Haldun bu cümleleri Mukaddime'sinin 352. sayfasında nakletmiş ve serdab meselesini öne çıkarmıştır. İbn Hallikan da Vefeyâtü'l-A'yan'da (c. 1, s. 372) bunu nakletmiştir. Fakat Şia kitaplarında, ezcümle Mu'cemu'l-Ehâdisi'l-Mehdî'de (Hz. Mehdi hakkındaki tüm rivayetleri toplayan, çağdaş dönemde yazılmış bir eser; Medya Şafak) (c. 1, s. 364) Şia ve Ehl-i Sünnet'ten 50'den fazla kişiden Hz. Mehdi'nin (a.s.) zuhurunun ne Samerra, ne Kerbela ve ne de serdapta değil Mekke'de rukün ve makam arasında gerçekleşeceği nakledilmiştir.

 

İlginç olan nokta Ahmed b. Hanbel'in Müsned'de (c. 6, s. 316), Ebu Davud'un Sünen'inde (c. 4, s. 107) ve İbn Ebî Şeybe'nin Musannef'inde (c. 15, s. 45)  Hz. Mehdi'nin (a.s.) Mekke'de, Beytü'l-Haram'da ve rükün ile makam arasında zuhur ve kıyam edeceğini gösteren hadisleri nakletmeleridir. İbn Hacer Heysemî de es-Savâiku'l-Muhrika'da (s. 165, 11. Bap, ilk fasıl)  aynı hadisleri nakletmiş ve açıklamıştır.

 

 

Çeviri: Medya Şafak