Rehber üzerinde yaptırımlar? “Milyoner Molla” mitinin sonu (3)

Rehber üzerinde yaptırımlar? “Milyoner Molla” mitinin sonu (3)
Evet, kralın ve çevresindeki %1’lik kesimin haksız kazanılmış mülkiyetine el koymak şüphesiz ki İran’ın demokratik seçimiydi. İran, bunu yapan çok az ülkeden biri, ama ilk ülke değil. Ekonomik düşünce olarak sağcı Reuters, elbette bu uygulamanın gerçekleştiği her duruma karşı.

 

 

 

 

Ramin Mazaheri

 

 

 

Press TV

 

 

 

(Ramin Mazaheri, PressTV'nin Paris baş muhabiri ve 2009'dan bu yana Fransa'da yaşıyor. ABD'de günlük gazete muhabirliği yaptı; Küba, Mısır, Tunus, Güney Kore ve daha birçok yerden haberler aktardı. “Her Şeyini Yıkacağım: Kızıl Çin Üzerinde Batı Propagandasının Sonu” kitabının yazarıdır.)

 

 

 

Makalenin birinci bölümü, ABD'nin yakınlarda İslam Devrimi Lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamaney üzerinde uygulamaya koyduğu yaptırımların İran'da ve dahi İranofobik ana akım Batı medyasında neden alay ve gülüşmelerle karşılandığı üzerineydi. 

 

İkinci bölüm, zekât, khums ve bonyad kavramları, yaygın İranofobi, aşırı sağ neoliberal kapitalizmin kendi dışında kalan her türlü ekonomik düşünceyi karalama arzusu gibi etkenler temelinde, “Milyoner Molla” gibi bir Batılı saçmalığının oluşmasınının kolayca anlaşılabilirliğini gösteriyordu.

 

Üçüncü bölüm ise, bu propagandanın ne kadar sert ve ısrarcı olduğunu ortaya koyacak.

 

2013 yılında, Hamaney yönetimindeki bir bonyad olan Setad hakkında yayımlanan Reuters raporu, bu propagandanın örneklerinden biri: “Hamaney, el koyma üzerine kurulu büyük bir finansal imparatorluğu yönetiyor.”

 

Ah… Evet, kralın ve çevresindeki %1'lik kesimin haksız kazanılmış mülkiyetine el koymak şüphesiz ki İran'ın demokratik seçimiydi. İran, bunu yapan çok az ülkeden biri, ama ilk ülke değil. Ekonomik düşünce olarak sağcı Reuters, elbette bu uygulamanın gerçekleştiği her duruma karşı. 

 

Reuters'ın raporu, “bonyad” ve “khums” kurumlarını yalnızca 10 sözcükle, oldukça yetersiz biçimde açıklamaya çalışmış ve bu 10 sözcük, okurlarına İran ekonomisinin hayati organları ile ilgili az çok objektif bir fikir verebilmek için asla yeterli değil. Reuters, bu konudaki kayıtsızlığını, Setad'ın dünyaca bilinen milyarlarca dolarlık hayır fonksiyonundan şu kısa ve küçümseyici ifade ile bahsederek görünür kılıyor: “Gelirinin ne kadarının yardımlara gittiği net değil.” Bu, Kaliforniya, Beverly Hills'te yaşayan avukatların konudan kopukluklarını açıkça yansıtan bir rapor, çünkü İran ekonomisinde yer alan, yeniden dağıtım ile ilgili kavramlar Reuters'ın editöryal politikasına açıkça karşıt özellikler gösteriyor. 

 

Reuters, hayal kırıklığını şu kısa cümleyle itiraf ediyor: “Reuters, Hamaney'in kendini zenginleştirmek için Setad'ı kullandığına dair hiçbir kanıt bulamadı.” Kesinlikle. Bütün İran bunu zaten biliyordu. Reuters, İran'da manşet niteliği taşıyan bir cümleyi metnin içine bir yerlere sıkıştırmış. 

 

İslami hayır kavramının, İslami finansta tefeciliğin yasaklanmış olmasının ve 1979'dan sonra hayata geçirilen eşsiz, devrimci ekonomik ilkelerin ötesinde İran ekonomisiyle ilgili verebileceğim en geniş fikir şu: Ekonomi yönetiminde İran, (İslami) sosyalizmden mülhem bir nitelik taşıdığından devlet, ekonomiyi bugünkü “Turist ağırlamanın sorun olmadığı” Küba'dakinden çok daha geniş kapsamlı biçimde kontrol ediyor. Her iki ülke de ekonomilerini yurtsever bir anlayışla yönetiyor, bu noktada İran'ın avantajı petrol yönünden çok daha zengin olması. Her iki ülke de ekonomide dış kontrolü (neoliberal/ küresel kapitalizm) reddediyor ve her iki ülke de ABD ve AB'nin ölüm saçan yaptırımlarına rağmen, ortalama bir vatandaşın yaşam koşullarını geliştirmede inanılmayacak kadar başarılı.

 

Tüm bunlardan ötürü devrimci İran ekonomisi (günlük gazetecilik diliyle) en özlü biçimde İran İslami Sosyalizmi olarak tanımlanır, çünkü şu kesindir ki İran ekonomisi önem sırasına göre İran'ın ulusal ihtiyaçları, İslami ilkelere olabildiğince bağlılık, kapitalizmin-emperyalizmin ve neoliberalizmin / globalizmin açıkça reddi üzerine kuruludur. En önemlisi, en azından İranlıların kendi yollarını seçme konusunda demokratik bir hakka sahip olduğuna inananlara şu söylenebilir ki Forbes, Reuters ve Washington, İran'ın tüm bu prensiplerinin başarısına taban tabana karşıt konumdadır; tüm eylemleri ve tutumları, hoşgörü, uzlaşı ve sınırlı işbirliğini olanaksız gördüklerini göstermektedir. 

 

İran ekonomisinin muazzam biçimde neoliberalizm karşıtı ve yeniden dağıtımda oldukça başarılı yönleri, Batı tarafından asla kabul edilemez şeylerdir çünkü… Taklit edilebilirler! Washington, İran'ın “istikrarsızlaştırıcı davranışlarından” bahsettiğinde aslolan şudur ki İslam dünyasında ABD ve İsrail'in hegemonyasına karşı, İran'ın demokratik başarı örneğinden daha istikrarsızlaştırıcı hiçbir şey yoktur. 

 

İşe yarayan şeyler genellikle taklit edilir; ancak İran'ın ekonomik çözümleri aristokrat Forbes okurları için pek işe yarar nitelikte değil. Bu nedenle “Milyoner Molla” Batılı bir editöryal ifade ve Batı medyası bu mite sıkıca bağlı.

 

Şunu açıkça söylemek gerekirse, Ayetullah Hamaney'in kişisel olarak yaptırım uygulanabilecek çok fazla şeye sahip olmadığı iyi bilinen bir gerçek. İran ekonomisi oldukça benzersiz biçimde devrimci olduğundan kolayca çarpıtılabiliyor ve nadiren gerçekten anlaşılmaya çalışılıyor. İran İslam Devrimi'nden sonra demokratik olarak inşa edilen temel ekonomik kavramlar daima ağır Batı propagandasının nesnesi olacak. 

 

Bu yüzden zavallı Trump ve New York kenar mahalle derebeyi / Pentagon silah kaçakçısı danışmanları, Ayetullah Hamaney'e aptalca yaptırımlarla -tüm yaptıkları ona ve on milyonlarca ateşli destekçisine hakaretler etmekti- İran ekonomisinin gerçekte nasıl işlediği ile ilgili tamamen cahil olduklarını ortaya koydular. 

 

Nasıl bu kadar yanlış fikirlere sahip olabiliyorlar? Basit: 1979'dan bu yana, konu İran olduğunda 7 gün 24 saat, %100 yalan haber yayın anlayışındaki Batı propagandasını çok okuyorlar. Böyle bir yayın anlayışı Trump ve diğerlerinin, İran'ı yanlış biçimde, en üstteki liderin her şeyin sahibi olduğu ve kişisel çıkarlarına göre herhangi bir şeyi, istediği zaman tasfiye edebildiği, bir çeşit distopik totaliter rejim olarak varsayması için tasarlanıyor. 

 

Böyle bir sistem yalnızca çizgi romanlarda var olabilir… Bir de Körfez monarşilerinde. Peki bu Körfez despotlarına da yaptırımlar gelecek mi? Haha, pek olası görünmüyor. Forbes ve neoliberalsever, İngiliz / Kanadalı Reuters, muhtemelen bir diğer Körfez diktatörü için övgü dolu bir makale hazırlığının ortasındadır. 

 

Bu fanatik biçimde kapitalist medya organlarının rahatsız oldukları tek “milyoner” türünün, varlığı ilk kez Forbes tarafından iddia edilen İranlı “milyoner” din adamları olması ise ayrıca ironik. İddia ettikleri gibi bir olgu, gerçekte var olmadığı gibi Ayetullah Hamaney, birçok ülkede, çok haklı nedenlerle, iyi ve ahlaklı liderliğin standardı olarak kabul ediliyor. 

 

Kesin olan şu ki Washington'ın İran ekonomisi hakkındaki cahilliği ve bu ekonominin doğasına karşıtlığı onlara pahalıya mal olacak - Ayetullah Hamaney üzerindeki yaptırımlar ise haksız amaçlarına ulaşmalarında tamamen etkisiz kalacak. Böyle yaptırımlar komik… Fakat bu gerçekten üzücü bir yorum: İran, Küba, Kore ve diğerleri üzerinde on yıllardır süren, ölüm saçan yaptırımlar hiç de komik olmamalı.

 

 

 

Çeviri: Ragibe Yılmaz

 

 

 

Medya Şafak