Palmira çatışmasının anlatılmamış öyküsü: NATO IŞİD ilerleyişinin önünü nasıl açtı?

Palmira çatışmasının anlatılmamış öyküsü: NATO IŞİD ilerleyişinin önünü nasıl açtı?
The New York Times “IŞİD Mayıs ayında şehri eline geçirdiğinde militanlar Suriye birliklerinden çok az direniş gördü” diye yazıyor. Lazare bu anlatıyı doğru bulmayarak reddediyor ve 2015 Mayıs’ında Suriye Arap Ordusunun IŞİD ilerleyişine yedi ya da sekiz gün direndiğini ve ardından şehrin civarındaki militanlara yönelik karşı saldırı düzenlediğine işaret ediyor.

 

 

 

Sputnik News

 

 

Amerikalı yazar Daniel Lazare “Suriye ve Irak'taki radikallerin eline ne kadar fazla Washington ve müttefiklerinin askeri yardımı geçerse IŞİD ve El Kaide benzeri gruplar da o kadar çok ortaya çıkacaktır ve etkilerini Orta Doğu'nun çok daha ötesine de yayacaklar” diye yazıyor.

 

Daniel Lazare Consortiumnews.com için kaleme aldığı makalesinde “Batılı medya uzmanları Suriye'de devam etmekte olan kargaşanın suçunu Beşar Esad'a yüklemeye çalışırken Washington ve NATO'nun bölgedeki Sünni aşırılıkçılara akıtılan askeri yardımlardaki rolleri hakkında sessiz kalıyorlar” diyor.

 

Lazare bu iddiasını ispat için Palmira'nın Suriye Ordusu tarafından Rus Hava Kuvvetlerinin desteğiyle kurtarılmasına işaret ediyor.

 

Amerikalı yazar bazı Batılı medya kaynaklarının Beşar Esad'ı Palmira'yı tekrar ele geçirdiği için övmek yerine Suriye Ordusuna Mayıs 2015'te bu bölgeyi IŞİD'e teslim ettiği şeklinde itham oklarını yönelttiğini yazıyor.

 

The New York Times “İslam Devleti (IŞİD) Mayıs ayında şehri eline geçirdiğinde militanlar Suriye birliklerinden çok az direniş gördü” diye yazıyor.

 

Lazare bu anlatıyı doğru bulmayarak reddediyor ve 2015 Mayıs'ında Suriye Arap Ordusunun IŞİD ilerleyişine yedi ya da sekiz gün direndiğini ve ardından şehrin civarındaki militanlara yönelik karşı saldırı düzenlediğine işaret ediyor.

 

Fakat yazara göre bu hikâyenin yarısı sadece. Lazare şöyle yazıyor:

 

“Gerçek hikâye iki ay öncesinde, Suriyeli isyancıların Türkiye ve Suudi Arabistan'ın kapsamlı yardımlarıyla Suriye'nin kuzeyindeki İdlib eyaletine büyük bir saldırı başlattıkları zaman başladı. El Kaide'nin Suriye kolu Nusra Cephesi'nin önderlik ettiği bu saldırıya Amerikan destekli isyan güçlerinin tamamı katıldı ve Suudilerin sağladığı Amerikan malı optik güdümlü TOW füzeleri nedeniyle de bu saldırı çok başarılı oldu.”

 

Yazar bu füzelerin isyancılara Suriye Arap Ordusu karşısında üstünlük sağladığını ve Suriye ordusunun düzinelerce tankını ve diğer askeri araçlarını yok ettiklerini belirtiyor.

 

Bunun bir sonucu olarak Nusra Cephesi ve müttefikleri, Washingtonlu yetkilileri memnun edecek bir şekilde ordunun Lazkiye'deki kalesine kadar ilerlemeyi sürdürdüler.

 

Washington'daki üst düzey bir ABD'li yetkili 2015 Nisan'ında The New York Times'a “Esad için işaretler kötü ve bunlar giderek daha da kötüleşiyor” demişti.

 

Lazare, Washington ve Suudi Arabistan'ın isyancı güçlere milyarlarca dolar akıttıkları gerçeği göz önüne alındığında Suriyeli militanlar ve onların Nusra Cepheli müttefiklerinin zemin kazanmalarının çok da şaşırtıcı olmadığını söylüyor.

 

Bu durum sonrasında dosdoğru Palmira'ya ilerleyen IŞİD'in hamlesinde doğrudan etkili oldu.

 

Pentagon ve NATO üyesi müttefikleri tüm bunların üstüne bir de yaraya tuz basarcasına Palmira'ya doğru ilerleyen sözde İslam Devleti güçlerini bombalamayı durdurdular. Washingtonlu yetkililer o zaman yaptıkları açıklamada Amerikan önderlikli kuvvetler eğer IŞİD'e saldırsalardı Beşar Esad'ı kurtarmış olurlardı demişlerdi. Ve bu durum Beyaz Saray'ın faydasına değildi.

 

Lazare'e göre “Bunun özeti IŞİD'e verilmiş açık bir mesajdı: Esad birlikleri ile yüz yüze çatışma içeresinde oldukları sürece ABD'nin bombardıman uçaklarından yana endişe etmelerine gerek yoktu. ABD böylece IŞİD'i saldırısında daha da ilerlemesi yönünde kışkırtmış oluyordu.”

 

Yazar devamında “Bölgede yaşayan insanlar daha sonraları IŞİD güçlerinin açık çöl arazisindeki yollarda millerce mesafe seyir etmelerine rağmen ABD tarafından niçin bombalanmadıklarını merak edeceklerdi ama cevap basitti aslında ve bu, Washington'un aklında başka şeyler olduğuydu. Washington'un öncelikli hedefi Esad'ı devirmekti” diyor.

 

Amerikalı yazar “Fakat Washinton'un IŞİD ve el Kaide karşısındaki bu köklü tereddüdü Avrupa'da şiddetin yükselişi sonucunu doğurdu” vurgusunu yapıyor.

 

Amerikan önderliği ve NATO üyesi ülkeler bölgedeki aşırılıkçılıktaki kendi sorumluluklarını üstlenmekten çekindikleri için Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad'ı günah keçisi olarak kullanıyorlar.

 

Lazare uyarıyor: “Sünni teröristlerin eline ne kadar çok ABD ve müttefiklerinin yardımı geçerse daha fazla IŞİD ve El Kaide benzeri gruplar ortaya çıkacak ve etki alanları daha da genişleyecek. Bunun sonucu Paris, Brüksel ve kim bilir başka hangi yerde daha fazla bombalı ve silahlı saldırı demek.”

 

 

www.medyasafak.net