"Obama’nın Savaşa Doğru Bir Adım Geri İki Adım İleri Gidişi"

"Obama’nın Savaşa Doğru Bir Adım Geri İki Adım İleri Gidişi"
"ABD Kongresinin 9 Eylül’de Suriye kararı için yeniden toplanması, Obama’nın 5 Eylül’de St. Petersburg’da düzenlenecek G-20 zirvesine katılması ve BM Genel Kurulu’nun yıllık toplantısının bu ayın ikinci yarısının sonuna doğru olması sebebiyle hareketli geçecek olan Eylül ayı, ABD’nin savaş planına karşı küresel bir forum sağlama potansiyelindedir."

Obama'nın savaşa doğru bir adım geri iki adım ileri gidişi

 

Kaveh L. Afrasiabi

 

ABD Başkanı Barack Obama yakın zamanda “askeri eylem gerçekleştirme” kararını ilan etmekle iki adım ileri atarken, aynı anda bunu ABD Kongresi kararından sonrasına bırakmak suretiyle Suriye'ye karşı tek taraflı bir askeri saldırının kenarından bir adım geri attı ve böylelikle yönetiminin itibarını riske attı.


Politik hataların üst üste birikmesi kimyasal silahlar hakkında gelişigüzel bir “kırmızıçizgi” çizilmesiyle başladı ve Obama şimdi kendisini askeri takım çantasında paketledi. Kendisini bu çantadan çıkarmak ziyadesiyle güç olacak ve problemlerin çokluğuyla birlikte anılacak. Suriye konusunda ihtiyatlı bir Beyaz Saray politikasının yokluğu üzücüdür.

 

Bu, Beyaz Saray'ın Suriye'ye karşı askeri operasyon için yetki isteyen Kongre üyelerine sunduğu karar tasarısının irdelenmesi suretiyle gözlenebilir. Bu karar tasarısı, aynı zamanda, Suriye krizine dahil olan tüm tarafları politik görüşmelere çağırmaktadır. Ancak Washington'un kimyasal silahlar kullanma suçlaması Şam tarafından reddedilirken ve ABD Dışişleri Bakanı, Cumhurbaşkanı Beşar el- Esad'ı bir “cani ve suçlu” olarak kötülemekle meşgulken, “Cenevre Süreci” için yapılan zayıf çağrının, Esad rejiminin topyekûn yıkılmasını başarabileceğini hayal etmek zordur.

 

Askeri eyleme odaklanmak yerine, Obama politik sürece konsantre olmalı ve bir askeri müdahale yoluyla krizi karmaşık hale getirmek yerine azaltma yolunu keşfetmelidir. Şu an, ABD'nin savaş çığırtkanı tutumu, birçok sivilin hayatına ve göçmen yığınlarına mal olan çatışmanın politik çözümüne yönelik BM öncülüğündeki çabaları etkisizleştiriyor.

 

Obama'nın (meseleyi) ABD Kongresi'ne atışının anahtar bir bileşeni, şayet Washington askeri tehdidini uygularsa, Suriye'nin komşularının büyük oranda (meseleye) dahil olma gerçekçi ihtimaline karşı işleyen “sınırlı saldırı”ya söz vermesidir. Yine, BM Güvenlik Konseyi'nin Suriye hakkında varacağı bir uzlaşma ışığının yokluğunda, Kongre'nin vereceği yetki BM yetkisi yerine geçmez. Obama ve ulusal güvenlik danışmanlarının sanki kendileri BM Tüzüğüymüşcesine davranması ve BM'nin savaşa karşı yasakları ile  BM Genel Sekreteri'nin ve/veya BM Suriye özel elçisinin ABD saldırısı bakımından açıklanmış koşullarının hiç birini dikkate almaması  mesele teşkil etmektedir.

 

ABD'nin dünya kurumlarını ve uluslararası normları dikkate almayışı yeni değildir ve Obama şimdi, kitle imha silahı aldatmacası temelinde 2003 yılında Irak'a karşı tek taraflı bir savaş başlatan selefi George W. Bush'un davranışına benzemenin kıyısındadır. Kerry'nin yakın zaman evvel gerçekleşen korkunç gaz saldırılarında Suriye rejiminin rolüne dair istihbarat varsayımına “yüksek güveni”ne rağmen, dünyadaki birçok hükümet buna karış güvensizdir ve ABD'nin Suriye'deki gerçek niyetleri hakkında şüphe içindedir.


Bu yüzden, ABD Kongresinin 9 Eylül'de Suriye kararı için yeniden toplanması, Obama'nın 5 Eylül'de St. Petersburg'da düzenlenecek G-20 zirvesine katılması ve  BM Genel Kurulu'nun yıllık toplantısının bu ayın ikinci yarısının sonuna doğru olması sebebiyle hareketli geçecek olan Eylül ayı, ABD'nin savaş planına karşı küresel bir forum sağlama potansiyelindedir.

 

Fakat, Kongrenin Obama'ya BM toplantısından önce askeri harekat için yetki verecek olması ihtimal dahilindedir. Bu nedenle, 11 Eylül sonrasının pahalıya mal olan müdahalelerinden on yıl sonra Orta Doğu'nun başka bir yerinde tartışmalı bir ABD müdahalesi için bir sahne hazırlanıyor. Diğer taraftan,  böylesi bir askeri saldırının ABD'nin ulusal menfaatleri için bilinen ciddi potansiyel dezavantajları vardır. Mesela, artan petrol fiyatları ve ABD ekonomisinin yavaşlamasını tetiklemesi sebebiyle Obama, seçtiği yol ve kongreden çıkacak  “devam et “ kararının makuliyeti açısından iki kez düşünmelidir. Şu an itibariyle bu pek de muhtemel gözükmüyor ve Beyaz Saray seçilmiş olan müdahaleci politikanın ters etkilerindense kendi itibarı ile daha çok ilgileniyor.


Kaba kuvvete müptela Amerika'nın Orta Doğu'daki politikası,  yukarıda bahsedildiği üzere, askeri operasyonu önceleyen tutarsız bir politikanın çamuruna saplandı. Çeşitli istikrarsızlık meselelerinden muzdarip olan sorunlu bölgenin ihtiyacı akılcı diplomasi ve çatışmaların barışçı çözümüdür. Sağduyu da, maalesef bugün Obama'nın yaptığının tersine, Suriye çatışmasının çözümünde politika ve diplomasiyi dibe değil, en öne koymayı gerektirir.


Kaveh L. Afrasiabi, ABD'de ikamet ediyor ve Siyaset Biliminde doktorası var. İran'ın dış ve nükleer politikalarına dair bir kaç kitabın yazarıdır. UN Chronicle, New York Times, Der Tagesspiegel, Middle East Journal, Harvard International Review Brown's Journal of World Affairs gibi gazetelerde makaleleri yayımlanmakta ve  Asia Times için düzenli olarak yazmaktadır.

 

 

medyasafak.com