Nijerya Şiilerine yönelik katliamın perde arkası: Tanıklıklar / İsrail izi

Nijerya Şiilerine yönelik katliamın perde arkası: Tanıklıklar / İsrail izi
Nijerya ordusuna ait olan bir aracın Nijeryalı olmayan beyaz askerler taşıdığını ve bunların doğrudan halkın üzerine ateş açtığını gördük. Daha önce bilgi sahibi kişilerden bazıları, ordudaki askerlerden bir grubun eğitim için Tel Aviv’e gönderildiğini söylemişti. Bunu dikkate aldığımızda, bu beyaz askerler İsrailliymiş gibi görünüyor.

 

Alwaght.com

 

 

Nijerya'da Şii Müslümanlara yönelen ve onlarca kişinin ölümüyle sonuçlanan katliam uluslararası medyada pek ilgi görmezken, bölgesel medya haberlerinde odak noktası, meselenin tümünü ele almaksızın bazı haberler veya analizler sunmakla sınırlı kaldı. Nijerya hükümetinin eliyle gerçekleşen olay, zamanla ortaya çıkarılması gereken bazı perde arkası unsurları ve güvenlik unsurlarını içeriyor. Nijerya hükümetine göre Nijeryalı Şii lider Şeyh Zekzaki ile aile fertleri halen bilinmeyen bir yerde hükümet güçlerinin kontrolünde tutuluyor ve olayın kurbanlarının sayısı konusunda kesin rakamlar yok.  

 

Alwaght haber sitesi, katliamın tanığı ve aynı zamanda Şeyh Zekzaki'nin yakın öğrencilerinden biri olan, Nijerya İslami Hareketi içinde aktif bir rol oynamış olan İsmail Şuaib ile bir röportaj yaptı ve kendisinden olayı ve ona ilişkin örtülü meseleleri ele almasını istedi.

 

Alwaght: Bay Şuaib, olayın arkasından Nijerya ordusu yolu kapatan Müslümanları suçladı, ancak hayatta kalanlar ve kurbanların aileleri, olay yerinde gerçekleşen şey hakkında farklı bir anlatı sunuyor. Ordunun anlatısını doğruluyor musunuz?

 

Şuaib: Hayır, doğrulamıyorum. Bildiğiniz gibi, hükümet güçleri bir yere saldırdığı zaman, gerekçeler ve bahaneler ortaya çıkar. Şii Müslümanların yolu kapaması bir bahaneden ve yalandan fazlası değildi. Bu olaydan çok önce ve genel olarak geçmişten beri hükümet ve ordu güçleri, Şiilere saldırmak için uygun bir fırsatı bekliyorlardı, zira Şeyh Zekzaki'nin büyüyen etkisinden ve Nijerya'nın Afrika'da yeni bir İran olmasından korkuyorlardı. Nihayet geçen hafta ordu güçleri, (Şiilere ait olan) Hüseyniye'ye saldırdı. Hüseyniye'ye zorla girmelerinden sonra bile kendilerine neden girdikleri sorulduğunda cevap vermeyip anında ateş etmeye başladılar. Olay sonrasında haber kuruluşlarından, ordunun ateş açılmasının ana sebebi olarak ülkenin savunma bakanının geçeceği yolun kapatılmasını gösterdiğini öğrendik.

 

Alwaght: Olay ve ateş açma ne zaman başladı?

 

Şuaib: Ordu Hüseyniye'ye girdiği zaman saat öğleden sonra 2 dolaylarıydı ve ateş açma da tam o zaman başlayarak geceye kadar devam etti. Saldırıya ait videolar ve resimler mevcut. Akşam saat 10'dan sonra ordu güçleri Şeyh Zekzaki'nin Hüseyniye'ye 10 kilometre mesafede bulunan evine yönelip evi kuşatma altına aldı ve ateş açma 20 saat boyunca devam etti. Şeyh'in evi iki gün kuşatma altında kaldı ve tüm bu süre boyunca Şeyh oradaydı. Gerçekte, ordu hem Hüseyniye'yi hem de Şeyh Zekzaki'nin konutunu kuşatma altına almıştı.

 

Alwaght: Kurbanların tam sayısı konusunda çelişkili haberler var. Bazıları sayıyı 500 olarak verirken bazıları çok daha fazlasını telaffuz ediyor. Sizin elinizde kurbanların net sayısı var mı?

 

Şuaib: Kesin rakamlar yok. Ordu bile bunu bilmiyor, zira bölge iki gün boyunca kuşatma altındaydı ve orada bulunanların hepsi ya kaçtı, ya öldürüldü ya da tutuklandı. Bu yüzden, kurbanların veya ordu tarafından tutuklananların net sayısı belli değil. Pek çok kurbanın naaşı Şeyh'in evinin önünde sahipsiz halde bırakıldı ve bazıları iki gün devam eden saldırının 1000 civarında kurban bıraktığının görüldüğünü söylüyor. Fakat bu rakamlar da kesin değil çünkü pek çok kişi ordu tarafından tutuklandı. Hükümetteki bilgi sahibi bazı kişiler olayın Abuja'daki (başkent) Suudi Arabistan büyükelçiliğinden bağımsız olmadığını ve Nijerya ordusunun saldırı emrini doğrudan Suudi büyükelçiliğinden aldığını ileri sürdü. Aynı zamanda olay yerine gelen ve Nijerya ordusuna ait olan bir aracın Nijeryalı olmayan beyaz askerler taşıdığını ve bunların doğrudan halkın üzerine ateş açtığını gördük. Daha önce bilgi sahibi kişilerden bazıları, ordudaki askerlerden bir grubun eğitim için Tel Aviv'e gönderildiğini söylemişti. Bunu dikkate aldığımızda, bu beyaz askerler İsrailliymiş gibi görünüyor. 

 

Alwaght: Şeyh Zekzaki'nin ve ailesinin durumu hakkında ne biliyorsunuz?

 

Şuaib: Hiçkimse Şeyh Zekzaki'nin durumu hakkında herhangi bir şey bilmiyor. Başlangıçta ordu, onun sağlıklı halde tutuklandığını söyledi. Daha sonra Şeyh'in yaralı olduğunu söyleyerek fotoğraflarını yayınladı. Halen ordu komutanları Şeyh'in hastanede gözaltında tutulduğunu söylüyor, ancak her defasında farklı haberler yaydıkları için onların hiçbir sözüne güvenemiyoruz. Mevcut koşullarda, onun hayatta olup olmadığını bile söyleyemiyouz. Ailesi hakkında aldığımız tek haber, kızı Süheyla'nın dün sabah serbest bırakıldığı haberi. Şeyh'in oğullarından Muhammed, kızkardeşinin öteki üç erkek kardeşi olan Hamid, Ali Haydar ve Hamad'ın saldırı sırasında öldürüldüğünü söylediğini aktardı. Böylelikle Şeyh, şu ana kadar altı çocuğunu kaybetmiş oldu. Saldırı sırasında Şeyh'in karısının da başından vurulduğu söylenmişti, ancak onun hakkında şu anda başka bir haber yok.

 

Alwaght: Medya haberlerine göre olay sonrasında Suudi Arabistan kralı Selman, Nijerya devlet başkanını telefonla aramış. Böye bir adımı nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

Şuaib: Bunun sebebi açık. Nijerya hükümeti, Suudi hükümetiyle yakın bağlara sahip. Daha önce bir grup Nijerya askerinin askeri eğitim almak üzere işgal edilmiş Filistin topraklarına gönderildiğini ve bunun Suudilerin mali desteğiyle olduğunu öğrendik. Şeyh Zekzaki bunu Ğadir Bayramı zamanında  (2 Ekim 2015) duyurmuştu. Haberler yayıldıktan sonra Hüseyniye'ye bir saldırı bekliyorduk ve saldırının Muharrem ayında gerçekleşeceğini varsayıyorduk. Ancak bu kutsal ayda özel bir şey olmadı. Bir intihar saldırısı Erbain'de gerçekleşti ve 30 kişinin ölümüne yol açtı. Erbain'i de ordunun saldırıları ve bu son saldırı izledi.

 

Mevcut Nijerya hükümeti yeni bir hükümet, kurulalı altı aydan az oldu. Biz Nijerya hükümetinin böyle menfur bir suç işlemesini beklemiyorduk, fakat olayı kolaylaştıran şeyin Suudi Arabistan'ın Nijerya hükümetiyle olan sıkı ilişkileri ve ona verdiği mali destek olduğunu öğrendik.

 

Alwaght: Son birkaç günde Nijerya'da toplu mezarların bulunduğuna dair bazı haberler ortaya çıktı. Toplu mezarların Şii Müslümanlara yönelik son katliamdan sonra bulunduğu doğru mu?  

 

Şuaib: Evet kesinlikle doğru. Bu toplu mezarlardan bazıları yakın zamanda ortaya çıkarıldı ve yaklaşık 300 kurbanın cenazeleri burada gömülü. Bu toplu mezarlar, katrşıtlarının ve düşmanlarının katlettikten sonra yaktığı kurbanların sayısına ilavedir.  

 

Alwaght: Nijerya'daki öteki gruplar ve halk bu son trajediye nasıl tepki verdi?

 

Şuaib: Genel olarak Nijerya halkı, son felaket sonrasında Şii Müslümanlara büyük sempati gösterdi. Ötekilerin yanında bize en fazla sempati gösteren Hristiyan vatandaşlarımız oldu; Nijeryalı Sufiler de Şii Müslümanların arkasında durdu. İnsanlar TV ve öteki medya aygıtları üzerinden Şiilere yönelik sempati mesajlarını paylaştı.

 

Alwaght: Trajedinin derinliği düşünüldüğünde, olayın yerel ve uluslararası düzeyde soruşturulması gündeminizde var mı?

 

Şuaib: Uluslararası hukuki kuruluşların çoğunun Batılı ve Siyonist lobilerin kontrolü altında olduğunu dikkate alarak, olayın hukuki takibini Nijerya'daki yargı kuruluşları üzerinden yürütmeyi tercih ediyoruz, zira Şeyh Zekzaki, ülkenin yargı kuruluşları nezdinde yaygın bir meşuriyet ve onaya sahip; Nijerya yargısından pek çok isim, Şeyh'in kişiliğine büyük saygı gösteriyor. Bu nedenle olayın Nijerya yargısı içinde soruşturma konusu yapılması, uluslararası hukuk kuruluşları düzeyinde soruşturma konusu yapılmasından daha tercihe şayan. Fakat belki bazı Nijeryalı aktivistler kişisel olarak olayı uluslararası hukuki kuruluşlara da taşır.  

 

Alwaght: Bazı karşıtlarının Şii Müslümanların Nijerya'daki faaliyetlerinin yasadışılığı konusundaki suçlamaları ne derece geçerli?

 

Şuaib: Yakın zamanda Nijerya'daki ordu şeflerinden bazıları, Müslümanların Bakiyetullah Hüseyniyesi'ndeki faaliyetlerinin yasadışı olduğunu söyledi. Fakat bu doğru değil. Nijerya Şiileri 40 yıldan beri ülkede yasal faaliyet yürütüyor. Araziyi zatın alıp Hüseyniye inşa etmek tamamen yasaldı. Zira 1000 metrekarelik bir alanda yasadışı olarak bir bina inşa etmek imkansızdır. Temel olarak, bütün faaliyetlerimizin yasal ve meşru olması gerektiği, Şeyh'in kendi sloganıydı.  Şeyh her zaman için, meyve bile alsanız bunun tescilli bir yerden olması ve bir faturasının olması gerektiğini söyler. Şeyh her zaman için barışçıl olmuş ve şiddete karşı olmuştur. Şeyh'in bu kadar çok taraftar kazanmasını sağlayan şey Nijerya'da bu barışçıl ve şiddet karşıtı yolu izlemesidir. 20 yıldan az bir zaman içinde Nijerya'daki Şii nüfusun milyonlara ulaşmasının sebebi, onun İmamlardan etkilenen davranış erdeminden başka bir şey değildir. Bazen Hristiyanlar ve Müslümanlar arasında bir ihtilaf vuku bulur, Şeyh de eğer haklılarsa Hristiyanların tarafında yer alır. Bu, Sünni Müslümanların yanısıra Hristiyanların da Şii İslam'a geçmelerine yol açmış bir şeydir. Pek çok örnekte Şeyh, çokça kan akmasını engelledi. Geçen yıl Nijerya ordusunun saldırısında üç oğlunu kaybetmesine rağmen bunun, Kerbela şehitlerinin fedakarlığıyla karşılaştırıldığında büyük bir fedakarlık olmadığını söyledi. Bu sebeple Şeyh'in davranışı, Nijerya'da çok sayıda insanı Şiiliğe çeken önemli bir faktör oldu ve bu durum da Vehhabi ve Siyonist grupların Nijerya'daki Şii Müslümanların büyüyen sayısı karşısında giderek daha fazla kaygı duymasına yol açtı.

 

 

www.medyasafak.net