İsrail endişeli: ABD’nin çekilmesi tehditleri güçlendiriyor

İsrail endişeli: ABD’nin çekilmesi tehditleri güçlendiriyor
İsrailli üst düzey bir güvenlik kaynağı konu hakkında şu ifadeleri kullandı: “Stratejik güç dengesi, gözlerimizin önünde değişiyor. Tüm kötüler kazanıyor ve iyiler gidiyor. İsrail’in Türkiye-Rusya-İran ekseni ile neredeyse tek başına mücadele etmesi gerekiyor.”

 

 

 

Yahya Debuk

 

 

Al Akhbar

 

 

ABD'nin Suriye'nin kuzeyinden çekilme kararı, belirli bir bölgeden geri çekilmenin ötesinde, tüm taraflar ve müdahalecilerle birlikte bölge düzeyinde ciddi stratejik sonuçları olan bir durağa çekilmektir. İsrail düne kadar doğrudan ABD'ye dayanarak varlığını sabitleştirmek ve güvenliğini güçlendirmek üzerine oyun kuruyordu. Bu bağlamda İsrail'in bu çekilmeyi en çok önemseyen taraf olduğunu ve bu konu üzerine Amerikalılardan daha çok dikkat kesildiğini söylersek abartmış olmayız. Bu endişe, İsrail'in bölgedeki genel durumu ve stratejik çevresine yansıyan sonuçlar ile doğrudan bağlantılıdır.

 

İlk olarak İsrail, Suriye savaşı sonucundaki stratejik ganimetlerinden biri olan Kürtleri kaybetti. İsrail, Kürtlere Suriye'nin bölünmesi projesinden geriye kalan en önemli müttefiki olarak bakıyor. Amerika'nın varlığı, Irak'taki Kürt bölgesini genişletmeye aday olan Kürtlerin bölgedeki varlığı için bir garantördü. Tel Aviv, 1960'lı yıllardan bu yana üzerinde çalıştığı en önemli hedeflerden birinin burası olduğunu gizlemiyor. Bu varlığın, Suriye devletini zayıflatmak için aralarındaki dayanışma ile İsrail'in düşmanlarını meşgul etmesi gerekiyordu. Eğer Türkiye'nin Kürtlere saldırısı planladığı gibi başarılı olursa, bu İsrail için çifte yenilgi olacaktır. Bu galibiyetin sonucunda Kürtlerin kaybetmesinin yanı sıra, Suriye devleti savaş öncesi sahip olduğu eski konumuna tekrar dönebilecek. Bunla birlikte İsrail ve bölgedeki eksenine karşı düşmanlık seviyesi de 2011 öncesi olduğundan çok daha büyük bir boyuta yükseldi.

 

İkincisi: İsrail, Amerika'nın Tahran'dan Beyrut'a,  Bağdat'a ve Şam'a kadar uzanan Direniş Ekseninin bölgedeki iletişimini engelleme olasılığı üzerine girdiği bahisten geri dönmesi yüzünden kaybediyor. Bununla birlikte, bu isteğini uzaktan savaşmak yoluyla tek başına yerine getirmek zorunda kaldığını anladı. Ancak bu ittifak, Tel Aviv'e karşı daha üstün ve tehlikeli bir hale geldi. Özellikle de Direnişin bölgedeki olanakları, Amerikan varlığının doğrudan gölgesinde ikenki halinden bile üstün duruma gelmişken, ABD çekildikten sonra nasıl olacağı merak ediliyor?

 

Üçüncüsü: ABD'nin geri çekilmesi, Tel Aviv'in kendilerini Tahran'a karşı düşmanca bir birliğe iteceğine dair bahse giren Körfezli müttefiklerinin de pozisyonlarından geri çekilmelerine yol açtı. Bu birlik, Körfez ülkelerinin konumu ve varlıklarını pekiştirmek için Filistin'den uzaklaşarak İsrail ile normalleşmeleri için kurulmuştu. Dahası, bu birlik, gerçek üstünlüğe bakılmaksızın İran İslam Cumhuriyeti'ni püskürtmek için çalışan bölgesel bir ittifakın kurulması ile bağlantılıdır.

 

Bugün Amerika'nın geri adım atması, Körfez ülkelerinin çoğunluğunu Tahran ile savaş politikasından geri çekilmeye mecbur bıraktı ve İsrail ile tam bir normalleşmenin ilan edilmemesine katkı sağladı. Bilindiği üzere bölge, tereddütlü olsa bile İran karşısındaki eylemlerini dengelemeye ve pozisyonların yeniden gözden geçirmeye yöneldi.

 

Dördüncüsü: Amerika'nın çekilmesi, Trump ve İsrail arasındaki kutsal ittifakın içi boş bir hikâye olduğunu, bu ittifakın, Washington'un İsrail'in çıkarlarını kendi vizyonuna uygun gördüğü gibi, müttefiki için gerekenden daha fazla yüceltmeye dayanan kör bir ittifak olduğunu gösterdi. Netanyahu'nun söylemleri ve İsrail sağının görüşü, İsrail'in sınırsız çıkarlarının elde edilmesi için mevcut ABD yönetiminin neredeyse mutlak liderliğini vurguluyor. Bu boyun eğiş, Tel Aviv'in düşmanları ile savaşının ve meydan okuma gücünün en önemli unsurlarından biri olarak kabul ediliyor.

 

Suriye'den çekilmek, mevcut yönetimin çıkarlarına otomatik olarak bağlanma anlayışının nispeten geçersiz kalması açısından sadece İsrail sağının görüşüne muhalefet etmiyor, aynı zamanda Tel Aviv'in tüm siyasi çerçevesini kapsıyor. İsrail bu durum üzerine bahse girmiş ve bunu bu güne kadar düşmanlarına karşı en önemli güç unsurlarından biri olarak fazlasıyla kullanmıştır.

 

Beşincisi: Amerika'nın Suriye'deki varlığı, İsrail'in en önemli güvenlik çıkarlarını sağlayacağını umduğu bir denklemin oluşturulmasında basıncı yükselten ana unsuru oluşturuyordu: İran'ın Suriye'den çıkarılması. Amerika'nın çekilmesi ise, Rusya ve dolaylı olarak Suriye tarafı ile başta İran'ın kovulması talepleri çerçevesinde masaya yatırılan bir konuydu. Bununla birlikte, İsrail'in ABD askerinin varlığı kartını kaybetmesi, İran karşısında aldığı çifte yenilgidir. Çünkü bu geri adım, Amerika'nın İranlıları çıkarmak yerine kendi çıkışı ile karşılıklı denklemlere ulaşmak konusunda düştüğü ümitsizliği Tahran'a gösterdi.  Daha da kötüsü Tahran, Suriye ve Rusya cephesi, Washington'un geri çekilmesinin tüm bölgeden geri çekilme temeline dayandığını iyi biliyor.

 

Tüm bunların yanı sıra ABD'nin çekilmesinin İsrail'in güvenlik ve diğer alanlardaki çıkarlarına olumsuz sonuçlarını tam olarak kestirmek şimdilik çok zor görünüyor. Çekilmenin olumsuz sonuçları, tahmin edilen ile sınırlı kalmayacaktır. “Al-Monitor” gazetesinin İbranice yayın yapan haber sitesinde dün aktarıldığında göre, İsrailli üst düzey bir güvenlik kaynağı konu hakkında şu ifadeleri kullandı: “Stratejik güç dengesi, gözlerimizin önünde değişiyor. Tüm kötüler kazanıyor ve iyiler gidiyor. İsrail'in Türkiye-Rusya-İran ekseni ile neredeyse tek başına mücadele etmesi gerekiyor.”

 

 

Medya Şafak