İsrail başkomutanı sonunda Suriye’deki “görünmez savaş” sırrını ifşa etti

İsrail başkomutanı sonunda Suriye’deki “görünmez savaş” sırrını ifşa etti
Mesela eski İsrail ABD Büyükelçisi Michael Oren 2014’te Colorado Aspen Ideas Festival’inde IŞİD’le ilgili olarak mealen “Sünniler Şiilere göre ehvenişerdir” diyerek izleyicileri şaşırtmıştı. Onların derdi Hennry Kissenger’ın ifadesiyle; “Tahran’dan Beyrut’a uzanan İran yanlısı bir Şii hilali” ve “bir radikal İran İmparatorluğunun” kurulması ihtimaliydi.

 

 

Zero Hedge

 

 

Global Research

 

 

17 Ocak 2019

 

 

İsrail, Esad karşıtı isyanın fonlanması ve silahlandırılmasındaki rolü hakkındaki iddiaları yıllarca reddetti. Hatta yetkililer, El-Kaide bağlantılı isyancıların elinde İsrail menşeli silahların bulunduğu yönünde reddedilmez delillerle yüzleştiklerinde bile “yorum yok” diyerek kayıtsız kaldılar. Ancak tüm bunlar, istifa eden İsrail Genelkurmay Başkanı Gadi Eisenkot'un nihayet İsrail ordusunun sınır boyundaki isyancılara “öz müdafaa için” silah temin ettiğini kabul ettiği ve dahası belki de akıllara daha çok durgunluk verircesine, “binlerce saldırıyı” içeren uzun vadeli bir “Suriye görünmez savaşını” itiraf ettiği yeni bir British Sunday Times röportajıyla tamamıyla değişti.  

 

Bu, herhangi bir mevcut İsrailli üst düzey ordu ya da hükümet yetkilisinin, Esad hükümetini devirmeleri umuduyla Suriyeli militanlara, “insani ihtiyaçları karşılamanın” ötesinde herhangi bir şey gönderdiklerinin tam olarak itiraf edildiği ilk röportajdı. Ve halen de ülkenin askeri şefi, İsrail ordusunun sadece “hafif silahlar” temin ettiğini söyleyerek bunu onaylamada kaçak dövüşüyor. (Bu röportaj, El-Kaide'ye bağlı olanlar da dâhil düzinelerce isyancı grubu silahlandırıp maaşlarını ödediği, tam olarak örtüsüz ve genişleyen İsrail programını yıllarca yapılan raporlamalardan daha açık biçimde ortaya çıkarmış oldu.)

 

Bu, Suriye hükümetinin yıllardır İsrail'i; ABD, İngiltere, Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye gibi Batılı ve Körfez ülkeleriyle işbirliği içinde, Şam'a, müttefikleri İran ve Hizbullah'a yönelik örtülü rejim değiştirme operasyonları gerçekleştiren El-Kaide/IŞİD isyancılığını finanse etmek ve silahlandırmakla suçlamasının ardından geliyor. O günden beri Katar gibi ülkeler, Suriye savaşını tahrik etmedeki örtülü rolünün aslında ne kadar muazzam olduğunu -bizim burada gösterdiğimiz gibi: https://www.zerohedge.com/news/2017-10-28/shocking-viral-interview-qatar-confesses-secrets-behind-syrian-war- gözler önüne serme gayretinde. 

 

The Sunday Times, Tuğ. General Gadi Eisenkot'tan gelen anahtar konumdaki itirafları şöyle aktarıyor: “Eisenkot İsrail'in isyancı grupları desteklediğini, sınır bölgesindekileri, hafif silahlarla ve  ‘öz müdafaa için' sözleriyle de olsa ilk kez itiraf etti.” İsrail kalabalık Suriye muharebe meydanındaki gizli bir oyuncuydu.”

 

Eisenkot açıkça övünerek: “Biz Rusya'nın kontrol ettiği bir alanda hatta kimi zaman Rusların konumuna bir ya da iki kilometre mesafede bulunan Suriye'deki İran unsurlarını vurmak için saldırılar düzenlemek suretiyle faaliyet gösterdik”  dedi.

 

Bu nadir itiraf, Beyaz Saray'ın Başkan Trump'ın daha önce duyurduğu ABD birliklerinin Suriye'den çekilmesi doğrultusunda ilerlediğini söylediği -çekilmenin sonucunun İran'ın İsrail sınırındaki varlığını kalıcı hale getireceği iddiasındaki İsrail liderliğini sarsan şeylerden biri- esnada geldi. Eisenkot'un bu sözleri, Tel Aviv'in Suriye içindeki operasyonel kapasitesini tahkim etmeyi hedeflediği yönünde İran'a bir uyarı niteliğinde görünüyor.

 

Ordu şefi The Sunday Times'a, “mesuliyet kabul etmeksizin ve övünç göstermeden” son yıllarda Suriye içerisinde “binlerce” saldırı gerçekleştirdik, dedi.  

 

Önceki askeri yetkilerin bu rakamı 200'den 400'e kadar “yüzlerle” ifade ettiği de göz önünde bulundurulduğunda bu, -2013'te başlayan kabul edilmiş İsrail hava saldırılarının itirafından sonra- İsrail ile Suriye arasında sürmekte olan fiili açık savaşı doğrulayan,  hayret verici bir ikrardır.

 

Times of Israel sitesindeki bir yazı, İsrail'in Esad karşıtı isyankârlığa verdiği desteğin kronolojisini şöyle özetliyor:

 

“Foreign Policy, İsrail'in isyancı gruplara verdiği desteğin 2013'te Kuneytra ve Dara gibi yerlerdeki muhalifleri fonlamasıyla başladığını, Rejim güçlerinin bu yaz Güney Suriye'de avantaj sağlaması ve isyancılara karşı kazanımlarını artırmasıyla son bulduğunu söyledi. Suriye devlet başkanı Beşar Esad'ın birlikleri, Temmuz'da sınır bölgesindeki kontrolü yeniden ele geçirdi.

 

Suriye ordusu 2013'te isyancılardan ele geçirdiği silahların İsrail menşeli olduğunu söyledi.

 

Rapor İsrail'in isyancılara gönderdiği silahların içinde taarruz tüfekleri, makineli tüfekler, havan topları ve kara araçlarının olduğunu söylüyor. Foreign Policy'ye göre sonunda isyancılara -kaynağının Kudüs olduğunu söylemenin mümkün olmadığı- ABD yapımı M16 tüfekler yolladı ve ardından, İsrail'in 2009'da Lübnan Hizbullahı'ndan ele geçirdiği İran sevkiyatı mühimmatı yollamaya başladı.”

 

Ancak bir grup analist, İsrail'in muhalefete verdiği desteğin çatışmanın başladığı ilk günlere dayandığı görüşünü ortaya atıyor. 

 

Eski bir Wall Street Journal araştırması bu ilişkin biçiminin, silah transferlerini, Esad karşıtı savaşçılara ücret ödenmesini, yaralı cihatçıların İsrail hastanelerinde tedavi edilmesini de içerdiğini ortaya çıkardı. Sonuncusunun, bizzat Netanyahu'nun militanları selamladığını resmeden oldukça yaygın bir fotoğrafı var. Hatta Eski CIA direktör vekili Michael Morell'in İsrail halkına doğrudan söylediği gibi: İsrail'in Suriye'deki  “tehlikeli oyunu” Şii İran'la savaşmaları için El-Kaide'yle yatağa girmeyi de içeriyor.

 

Son yıllarda birçok eski ve yeni İsrailli savunma yetkilisi, IŞİD'in İran ve Esad'a göre tercih edilebilir olduğunu söyleyecek kadar ileri gittiler. Mesela eski İsrail ABD Büyükelçisi Michael Oren 2014'te Colorado Aspen Ideas Festival'inde IŞİD'le ilgili olarak mealen “Sünniler Şiilere göre ehvenişerdir” diyerek izleyicileri şaşırtmıştı. Oren, İsrail savunma siyasetini tasrih ederken IŞİD'in “ehvenişer” olduğu yönündeki fikrini açık seçik itiraf etmiş oldu.

 

Keza, Netanyahu ve diğer İsrailli yetkililer için, içinde Amerikalıların başlarının kesildiği ve insanların diri diri yakıldığı kendi filmlerini çeken kara giysili ölüm kültü asla esas mesele olmadı. Onların derdi Hennry Kissenger'ın ifadesiyle; “Tahran'dan Beyrut'a uzanan İran yanlısı bir Şii hilali” ve “bir radikal İran İmparatorluğunun” kurulması ihtimaliydi.

 

Şu an itibariyle açıkça tarihsel hafızaya yerleşmiştir ki, İsrail'in bu vekâlet savaşında safi “insani yardım” kisvesi altında yıllardır sakladığı kendi ifadeleriyle “gizli eli” aslında, İsrail başkomutanının tam olarak itiraf ettiği şeydir. Başka bir ifadeyle, bizim ve diğer birçok bağımsız mahrecin defalarca ve yıllardır kaydettiği gibi, bu insani duman perdesi, Şam'a yönelik tam teşekküllü örtülü savaşın kisvesiydi.  Artık eski bir “komplo teorisi” daha bugün inkâr edilemez gerçek haline geldi.

 

 

Çeviri: Medya Şafak