"İnsansız Hava Aracı Olayı İsrail’in Caydırıcılığının Yetersizliğini Gösteriyor"

"İnsansız Hava Aracı Olayı İsrail’in Caydırıcılığının Yetersizliğini Gösteriyor"
"Bir Pazar günü (7 Ekim 2012’de) yoğun nüfuslu Gazze bölgesine saldıran İsrail ordusu beşi çocuk olmak üzere 11 kişiyi yaraladı. Yaralanan bu çocuklar İsrail’in yabancı bir uçağın onun hava sahasına nüfuz etmesine ilk tepkisiydi."

İnsansız hava aracı olayı İsrail'in askeri caydırıcılığının yetersizliğini gösteriyor

Muhyiddin Sacidi

Press TV
 


Bir Pazar günü (7 Ekim 2012'de) yoğun nüfuslu Gazze bölgesine saldıran İsrail ordusu beşi çocuk olmak üzere 11 kişiyi yaraladı. Yaralanan bu çocuklar İsrail'in yabancı bir uçağın onun hava sahasına nüfuz etmesine ilk tepkisiydi. İsrail ordusu Gazze'ye yönelik saldırının “kesin istihbari bilgi” temelinde gerçekleştirildiğini ilan ediyordu. Bu gibi “kesin bilgi”nin sonucu, Filistinli çocukların yaralanmasıydı.

İsrail ordusu insansız hava aracının sızmasını önlemedeki ve bu uçağın yarım saatlik gecikmeyle Amerikan F-16 savaşçıları tarafından düşürülmesindeki başarısızlığı hakkında kamuoyuna bir cevap verdiğini zannediyordu. Gazze saldırısını Filistinlilerin misilleme saldırıları izledi ve yine İsrail'in tepkisi İsrail hükümetine yasalardaki boşlukları kapamada yardım etmedi.

İsrail medyasının büyük çoğunluğu, insansız hava aracının sızmasının, İsrail ordusunun tam anlamıyla caydırıcılığının yetersizliğini ortaya koyduğuna dikkat çekti. Bu olaydan birkaç gün sonra bile, İsrail ordusunun istihbarat kaynakları bu insansız hava aracının kaynağından emin değillerdi.

Daha evvel, Lübnan'daki Hizbullah Hareketi bunun gibi silahsız bir insansız hava aracını iki kez İşgal Altındaki Filistin Bölgesi'nin kuzey kısmına göndermişti. Hizbullah'ın söylediğine göre bu, İsrail'e karşı psikolojik savaş çerçevesinde alınan, İsrail'in herhangi bir teşebbüsünde rejimin zayıflığını ortaya koyan bir önlemdi. Bu sefer üçüncü uçak güneyden girdi. İsrail'in yetkili kaynakları ilk olarak Filistin İslami Cihad Hareketi'nin uçağı Gazze'den sızdırdığını açıkladılar. Uçağın Sina bölgesinden gönderilmiş olabileceği bile söylendi. Sonunda Lübnan ve onun Direniş Hareketi baş şüpheli oldu.

İsrail'in kafa karışıklığı su yüzüne çıkmasına rağmen çok abartılmış kayıtlar yoluyla İsrail ordusu Lübnan, İsrail, Sina bölgesi, Ürdün ve 1967 işgali bölgesindeki hava sahasında her hareketin izlendiğini iddia etti. Lübnan sınırında İsrail'in beyaz balonları her şeyi gözetim altında tutuyor ve hatta onlar Lübnanlı çiftçilerin telefon konuşmalarını bile gizlice dinliyorlar. Bu gibi “hayli kesin bilgi” temelinde İsrail ordusu koyunlarını sınır hattında otlattıktan sonra geri dönen kişileri tutukluyor ve götürüyor.

Bu sefer, İsrail ordusu insansız hava aracının belki Akdeniz üzerinden güney Lübnan'dan girmiş, Gazze'ye yönelmiş olabileceğini, İsrail'e güney bölgesinden girdiğini ve nihayet Dimona nükleer tesisleri yakınında düşürüldüğünü söylüyor. İsrail ordusu Akdeniz'de ve güney Lübnan boyunca bulunan savaş gemilerinin her hareketi izlediği iddiasını nasıl tekrar edebilir? Amerika Birleşik Devletleri ve Almanya savaş gemileri İsrail'e yardım ediyor ve Suriye'deki isyancılara yardım gönderiyorlar. Bu gelişmiş savaş gemileri nasıl oldu da buna engel olamadı? Onlar İsrail'i bilgilendirmeyi ret mi etmişlerdi? Bütün bunlar Amerika ve İsrail benzeri görülmemiş bir askeri tatbikat hazırladıkları için oluyor.

İsrail insansız hava aracının Dimona Nükleer Tesisini hedeflemiş olabileceğini söylüyor. Tel Aviv, bununla birlikte, yakın zamanda Akdeniz'de Lübnan'a ait bir gaz sahasını patlatma çabasından bahsetmeyi de reddediyor.

İsrail'in 2006'da Lübnan'a karşı başarısız saldırısından sonra, rejimin ordusu iktidar zafiyetini giderdiğinde ve füze sistemlerinin herhangi bir hava veya füze saldırısını karşılayabilecek kapasitede olduğunda ısrar etmek yoluyla kamuoyunun kızgınlığını yatıştırmayı denedi. Bu bilgiye dayanılarak, eğer İran'ın nükleer tesislerine saldırırsa İran'ın misilleme saldırısının birkaç yüz İsrailli'den fazlasını öldürmeyeceğini garanti etti. Ama Lübnan'daki Hizbullah Hareketi kendisine güvenerek yüz binlerce İsraillinin kayba uğrayacağını ve bunun İsrail halkı için çok daha kabul edilebilir olduğunun ortaya çıktığını söyledi.

Alçak hızlı uçağın İsrail hava sahasına sızması bütün bu iddia ve teoriler üzerinde ciddi bir şüphe doğurdu. Bir uçağın sızması kıyameti kopartmayacak ama İsrail ordusunu bekleyen kâbus muhtemel bir savaşta bu mütecavizlerden çok sayıda var ise ne olacağıdır.

Çok daha önemlisi, İsrail ve ordusu durum üzerindeki kontrollerini kaybettiler. Yakın zamana kadar, askeri operasyonların yerinin ve zamanının belirlenmesi veya bunlardan önceden haberdar olma yetkisini sadece İsrail kullanıyordu. 1967'de, İsrail saldırı başlattı. 1973'te Suriye ve Mısır orduları bir saldırı tasarısı başlattığında Ürdün kralı İsrail'e haber vermişti. 1982'de İsrail Londra elçiliğindeki şüpheli suikastı Lübnan'a saldırmak ve onun başkentini işgal etmek için kullanıyordu. 2005 ve 2006'da, Lübnan için “sıcak bir yaz” olduğu konuşuluyordu ama eşitlik sağlandı. İsrail bir oldubittiyle yüzleşiyordu ve yakınlarda El Meyadin televizyonunun yayımladığı üzere Hizbullah üyeleri İsrail'in kuzeyine rahatlıkla sızıp İsrail kuvvetlerinden birçoğunu öldürüp yaralıyorlardı.

İsrail yıllardır İran'ın nükleer tesislerine saldırmakla tehdit ediyor, Tahran'ı nükleer bomba yapmayı planlamakla suçluyor. Sivil ve askeri yetkililer Lübnan ile bir diğer savaşın kaçınılmaz olduğunu tekrar tekrar ilan ediyorlar. İsrail sürpriz bir saldırı için inisiyatif alabilmek amacıyla bu saldırıların yeri ve zamanını ilan edecek. Buna rağmen, 2006'dan bu yana diğer oyuncuların da inisiyatif alabildiği ispatlandı.

Muhyiddin Sacidi hakkında

Orta Doğu meseleleri hakkında yazan İranlı meşhur bir politik analisttir. Kendisi Tahran'daki Orta Doğu Stratejik Çalışmaları Merkezi'nde de hizmet vermektedir. IRIB'in Beyrut ve Şam şubelerinde yönetici olarak çalışmıştır ve Press TV'ye sık sık katılımda bulunan bir kişidir.

medyaşafak