Hizbullah Karşıtı Medya Manipülasyonları / Bitmeyen Teraneler

Hizbullah Karşıtı Medya Manipülasyonları / Bitmeyen Teraneler
Kusayr’daki “medya aktivisti” Hadi Abdullah “El Cezire”ye çıkmış ve Hizbullah’ın Kusayr’daki “yaşlılara, kadınlara ve çocuklara” karşı gerçekleştirdiği sözde bir katliamdan bahsetmiş, kendisinden katliamı belgeleyecek resimler istendiğinde ise spikerin afallamasına yol açacak olan “Hizbullah bütün cesetleri çaldı!” yanıtını vermişti.

Hizbullah Karşıtı Medya Manipülasyonları / Bitmeyen Teraneler

 

Yahya Dbuk

 

El Menar

 

İçiride ve dışarıda, Hizbullah'a karşı olan medya kuruluşlarının elinde bulunan malzemeler sayılamayacak kadar çok, fakat medya profesyonelliğinden yoksun. Haberlerin “olduğu gibi” aktarılması, yahut medya psikolojik savaşı, yahut psikolojik hasara yol açma politikası, yahut partinin, müttefiklerinin ve destekçilerinin saflarında muhbirlik arama, günlük temelde olan ve olmaya devam eden şeyler. Tüm bunlar, bu medya kuruluşlarının bu mesleğin niteliklerini taşımadığını gösteriyor.

 

Birkaç gün önce, Suriyeli militanların medyası internet üzerinden bir video yayınladı ve bu video, Lübnan içindeki ve dışındaki Hizbullah karşıtı medyada da anında dolaşıma girdi. Video, Şam kırsalındaki Seyyide Zeyneb bölgesinde olduğu söylenen bir binanın havaya uçmasını gösteriyor ve buranın “Hizbullah için en önemli bina ve unsurları için toplanma noktası olduğunu, patlamanın onlarca kişinin ölümüne ve yüzlercesinin yaralanmasına yol açtığını” vurguluyor.

 

Suriye'deki ve özel olarak Seyyide Zeyneb bölgesineki Hizbullah unsurları patlamayı ve kendilerinin öldüğünü medyadan öğrenmiştir, fakat patlama hakkındaki haberler anında manşetleri işgal etti ve “önde gelen” Arap medya kanallarının tartışma ve analizlerinin konusu şu oldu: bunun anlamı nedir? Savaştaki değeri ve etkisi nedir? Hizbullah, cesetler Lübnan'a vardığında ölenlerin ailelerine nasıl muamele edecek vs.?

 

Patlamayla ilgili haberler uluslararası medyada da dolaşıma girdi ve iki gün önce İsrail'e ulaştı. Başlıca haber bültenlerinde ilk haber olurken Tel Aviv “oyuncularla oynayalım” diyor, Hizbullah için geçmişte örneği olmayan bu darbe için “patlamayı büyütelim” diyor, mesele “Hizbullah'ın başarısızlığı” ile ilgili olduğu ölçüde hiçkimsenin İsrail'i sorumlu tutamayacağını söylüyordu.

 

Genel olarak, militanların medya kuruluşlarını ve “ılımlı” Arap medyasını takip eden herkes, Hizbullah'ın bu yıl ve önceki yıllarda, yüzlerce esire ve kaçırılan kişiye ilave olarak binlerce kayıp verdiğini düşünüyor. İlave olarak, militanların web sitelerini okuyan herkes, her gün veya iki günde bir onlarca Hizbullah unsurunun şehid düştüğünü ve esir alma operasyonunun gerçekleştiğini düşünüyor, ancak tek bir esirin yüzü gösterilmiş değil.

 

Geride kalan üç yıl boyunca militanların medyası iki defa Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah'ı, iki kez yardımcısı Şeyh Naim Kasım'ı, birden fazla kez Nasrallah'ın kuzen ve yeğenlerini öldürdü. “Önde gelen bir askeri komutan”ın öldürülmelerine gelince, bunun sınırı yok. Dahası, militanların medyası genel olarak, tek bir Hizbullah yetkilisini bile hayatta bırakmadı.

 

Ölümlerin ve esir almaların sayısı söz konusu olduğunda ise fabrikasyonların sayısı belli değil. Bu, askeri operasyonlar ve çatışmalar için de geçerli. Militanların medya kuruluşlarının, web sitelerinin ve sosyal medya sayfalarının bir aydan uzun bir zaman önce, Hizbullah unsurlarının Suriye ordusuyla birlikte amaçlarına ulaştıktan sonra şehirden ve kırsalından çıkmasından bağımsız olarak, ısrarla El Kusayr şehrinin düşmediğini ve ana sahada çatışmaların devam ettiğini söylediğini hatırlamak yeterlidir. Bu ölçü olsun. Militanların Şam kırsalındaki ve diğer bölgelerdeki yenilgilerine gelince, militanlar, sanki Suriye ordusu tarafsız kalmış ve çatışmalara karışmamış gibi bunlar için Hizbullah'ı suçluyor. Yenilgilere dair hikayenin bu şekilde anlatılması kasıtlıdır, çünkü rejimin ve partinin (Hizbullah) çıkarına olacak şekilde ters sonuçlar elde ediyorlar ve bu, militanların anlayamadığı ve kabul edemediği bir şey.

 

Aynı bağlamda, özellikle militanların aldıkları yenilgilerden sonra, Hizbullah'ın işlediği “sivil katliamlarına” ilişkin uzun bir seri geliyor. Suriye Ordusu'nun kontrolü yeniden ele geçirdiği her köy veya kasaba veya şehir benzeri bir suçlamayla karşı karşıya kalıyor. Örneğin herkes Kusayr'daki “bıçaklı katliamları” hatırlar, oysa daha sonra çatışma sırasında şehirde hiç sivilin olmadığı kanıtlanmıştı. Ve yine hatırlayalım ki Kusayr'daki “medya aktivisti” Hadi Abdullah “El Cezire”ye çıkmış ve Hizbullah'ın Kusayr'daki “yaşlılara, kadınlara ve çocuklara” karşı gerçekleştirdiği bir katliam fabrikasyonundan bahsetmiş, kendisinden katliamı belgeleyecek resimler istendiğinde ise spikerin afallamasına yol açacak olan “Hizbullah bütün cesetleri çaldı!” yanıtını vermişti.

 

Burada söylenenler buzdağının yalnızca görünen yüzüdür ve diğer örnekler ve kanıtların listelenmesi bu yazıyı çok uzatır. Fakat bilgisiz bir medya kuruluşuna sahip olan herkesin durumu budur; düşmanın kayıplarının arttırılmasının veya kayıp üretilmesinin kendi tarafının moralini yükseltip düşmanın moralini bozacağını düşünen herkes de, sonucun bunun zıddı olduğunu görecektir. Kısa vadedeki kazançlar uzun vadedeki kayıpların yanında çok zayıf kalır ve yalancı ya da mübalağacı olarak tanımlanan medya kuruluşu, ister destekçileri ister karşıtları olsun, izleyenleri nezdindeki güvenilirliğini ve konumunu kolay kolay restore edemez.

 

Bu, her zaman için Hizbullah'a karşı düşmanlığı, provokasyonu ve fabrikasyonları yaymış olan ve yaymaya devam eden Lübnan medyası için de geçerlidir. Bazı Lübnanlıların, Hizbullah'a ve kitlesine “öfke duyduğu” için bu medya kuruluşlarının performansından hoşnut olduğu doğrudur, ancak bu kitlenin büyük bölümü uzun zaman önce bu medya kuruluşlarının itibarını sarsmış ve bir dizi fabrikasyondan sonra bu medya kuruluşları hakkındaki hakikatı anlamıştır.

 

Güvenilirliğin tümden kaybedilmesi de dahil olmak üzere gelecekteki büyük kaybını bilen medyanın şu andaki kazancı, bir medya geriliğinin, belki de zihinsel geriliğin işaretidir.

 

Çev: Selim Sezer

 

medyasafak.com