Enis Nakkaş Medya Şafak’a konuştu: S-300 stratejik bir silahtır ve son savaşa saklanıyor

Enis Nakkaş Medya Şafak’a konuştu: S-300 stratejik bir silahtır ve son savaşa saklanıyor
Lübnanlı araştırmacı-yazar Enis Nakkaş, 2. Ortadoğu Barış Konferansı için geldiği İstanbul'da Medya Şafak’a röportaj verdi.

 

Enis Nakkaş Medya Şafak'a konuştu: S-300'lerin kullanılması kararı Suriye'nin elindedir

 

 

14 Nisan 2019

 

 

Ozan Kemal Sarıalioğlu: İlk sorum Trump'ın İslam Devrimi Muhafızları'nı “terörist” addettiği son kararı hakkında olacak. Bazıları bunun ABD'nin İran aleyhinde gerçekleştireceği nihai bir savaşın son adımı olduğunu veyahut bu kararın arkasından Suriye ya da Irak'taki İran ve müttefik güçlerini vuracağını söylüyorlar? Sizin bu konudaki değerlendirmeniz nedir?

 

Enis Nakkaş: Bence Devrim Muhafızları aleyhinde alınan bu karar psikolojik ve siyasidir, askeri değil; bunun ardından İran'a veya Devrim Muhafızlarına bir saldırı gelmeyecek. ABD'nin İran karşısında bir saldırı başlatacağının alamet ve işaretlerini görmüyoruz çünkü, elbette şimdilik, ileride ne olur bilemeyiz. Fakat bölgedeki kuvvetlerinde ve ABD'nin hareketlerinde ne İran ne de Devrim Muhafızları aleyhine bir harekete girişeceğine delil yok.

 

Peki bu gerçekleşirse bunun aksülameli ne olacak? Yine bazı gelen bilgilere göre İran'a yapılacak bir saldırıda, Irak ve Suriye'den Filistin'e dek Direniş Ekseninin tüm unsur ve fraksiyonlarının -Seyyid Hasan Nasrallah'ın geçenlerde vurguladığı üzere başta Hizbullah olmak üzere- İran ile omuz omuza ABD ve İsrail aleyhine savaşa gireceği ve bunun kararının şimdiden alındığı söyleniyor. Bu konuda ne demek istersiniz?

 

“İran'a saldırı olursa tüm Direniş Ekseni unsurları topluca mukavemet gösterecek mi?” sorusunun cevabı, “Evet hiç şüphesiz”dir. Bunun cevabını, mesela IŞİD Irak'a saldırdığında tüm Direniş Ekseni unsurları Irak'a yardıma koştuğunda gördük. Suriye'ye saldırıldığında da Direniş Ekseni, İran, Hizbullah bu ülkenin yardımına koştu. Aynı şekilde Filistin'e de yardım ediliyor. Bundan daha büyük ve yaygın bir savaş olursa Irak ve Suriye'de gördüğümüz örneğe dayanarak Direniş Ekseninin yeniden bir araya geleceğini ve elbette bunun cevabının daha büyük ölçekte verileceğini öngörebiliriz.

 

Yine bazıları Suriye'nin Golan Tepeleri'ni geri almak için şu sıralarda İsrail aleyhine her hangi bir çatışmaya giremeyeceğini, bu yöndeki tehditlerinin sadece retorikten ibaret olduğunu ve böylesi bir savaşı başlatabilmesi için onlarca yılın geçmesi gerektiğini söylüyorlar. Buna gerekçe olarak da Suriye'nin bu savaşta çok yıprandığını gösteriyorlar ve İsrail'in Suriye ile yapacağı bir savaşta bu ülkenin altyapısını tamamen tahrip edeceği ve ülkeyi taş devrine döndüreceği yönündeki tehdidine atıf yapıyorlar. Sizin bu konudaki yorumunuzu alabilir miyiz?

 

Hayır, bu doğru değil. Suriye'nin hemen bugünlerde İsrail aleyhine savaş başlatmaması şartların uygun olmaması yüzündendir. Elbette bu Suriye'nin İsrail saldırılarına cevap vermeyeceği, vermediği anlamına gelmiyor, zira Suriye İsrail'in tüm saldırıları karşısında savunmada bulunmuştur. Elbette Suriye'nin savunma halinden saldırı konumuna geçmesi Suriye Önderliği ve Direniş Ekseninin bu yönde alacağı bir karara bağlıdır, bunun vaktinin geldiğini teşhis ettiklerinde bunu başlatacaklar.

 

İsrail'in, Suriye saldırırsa alt yapısını tamamen tahrip edip sıfırlayacağı tehdidine gelince bu da doğru değil. Biliyorsunuz 2006 33 Gün Savaşı'nda İsrail Lübnan'a havadan ve karadan saldırmasına rağmen ne halkın maneviyatına ne de Direnişin gücüne zarar verebildi ve en sonunda da yenilgiye uğradı. Suriye'nin altyapısı bu iç savaş yüzünden elbette zarar gördü ve bundan daha kötü olacak değil. Dolayısıyla bu tehditlerin bir anlamı yoktur ve Suriye, İsrail'e cevap vermenin zamanı geldi dediğinde kesinlikle süreci başlatacaktır.

 

Öte yandan bizzat İsrail'in kendi analizlerinde Suriye'nin her geçen gün daha da güçlendiği ve Suriye ile İsrail arasında Golan Tepeleri'nin, İşgal Edilmiş Filistin'in kuzeyinin ve Şeba Çiftlikleri gibi Lübnan topraklarının kurtarılması için yapılacak bir savaş ihtimali yüksek görülmektedir. Bundan yana çok kızgınlar ve buraların ellerinden çıkma ihtimalinin ciddi olduğuna işaret eden raporlar yayımlıyorlar. Bu doğrudan onların kendi analizidir ve bundan yana çok endişeliler. Dolayısıyla bu öyle uzakta, onlarca yıl sonra filan değil, buna çok yaklaştık.

 

Üstat son bir soru, bu mesele uluslararası camiada, Direniş Ekseni içerisinde çokça dillendiriliyor: Suriye, İsrail saldırılarına sıkça maruz kalmasına rağmen niçin S-300'leri kullanarak cevap vermiyor? Buna Rusya mı engel oluyor?

 

S-300'lerin kullanılması kararı Suriye'nin elindedir. Ve bu konunun başka bir boyutu var, şöyle ki bu silahın bir radarı vardır ve her gün İsrail karşısında kullanılmak suretiyle teknik bilgilerinin ifşa edilmemesi gerekir. Bu stratejik bir silahtır ve Suriye bunu daha büyük bir askeri saldırı için saklıyor.

 

Suriye bugün S-200'lerden yararlanıyor ve iyi de sonuç alıyor. Yani İsrail'in attığı füzelerin %80'ini havada vurmaktadır ki bu çok iyi bir sonuçtur. Suriye nihai ve asıl savaşın kararını aldığında elbette S-300'lerden istifade edecektir.

 

Ben bunu daha önce tecrübe ettim. SAM-6 füzeleri de Suriye'ye getirildiğinde bunlardan iki üç sene boyunca istifade edilmemişti, zira bu silahlar radar bilgileri yüzünden gizli tutuluyordu ve Ekim 1973 Savaşı'nda kullanıldıkları zaman İsrailliler gafil avlanmış ve bu füzelerin nasıl kullanıldığını anlayamamıştı. Dolayısıyla bu silahların gizli ve müphem kalmaları ve kullanılma anlarına dek İsrail'e bilgi verilmemesi gerekmektedir.

 

Öte yandan Rusya'nın da bu silahın sürekli kullanılmasını istememesi için başka bir neden daha gösteriliyor: İsrailliler tarafından S-300 füze rampalarının vurulması durumunda bu Ruslar için büyük bir prestij kaybı olacak ve ayrıca bu durum füzelerin küresel silah piyasasındaki ekonomik değerini düşürecek. Dediğiniz gibi hiç kimse acele etmiyor! Teşekkürler aziz üstat.

 

 

 

www.medyasafak.net