Enis Nakkaş gündemi değerlendirdi

Enis Nakkaş gündemi değerlendirdi
Amerika'nın o dönemlerdeki raporlarını okuduğunuzda ki bu konuda şimdiki raporlar da öyle diyor, Amerika'nın Irak'taki kayıplarının yüzde 80'i "Road Side Bomb" (yol kenarı bombası) kaynaklıydı. Bu İran Devrim Muhafızlarının ürettiği bir bombadır.

 

Spiker: İyi akşamlar. Diyalog Saati programına hoş geldiniz. Amerikan Ulusal İstihbarat Müdürü James Clapper, Senato'ya sunduğu raporda, İran ve Hizbullah'ı terör listesinin dışında bıraktı. İran ve Lübnan Hizbullahı, yıllar sonra Amerikan çıkarlarını tehdit eden terör listesinin dışında kaldı. Geçen seneki raporda terör listesine alınan Hizbullah, 90'lı yıllardan bu yana görülmemiş aktiflikte olmasına rağmen geçen senenin aksine bu raporda terör listesinden çıkarıldı.

 

Bu rapor, Amerika'nın son dönemlerdeki pozisyonu göz ardı edilerek okunamaz. Nükleer program ile ilgili İran ve Amerika arasında görüşmeler sürüyor. Bu raporu nasıl okumak gerekir? Amerikan gelenekçileri bu gelişmeleri nasıl okuyor? Konuğumuz Güvenlik ve Strateji Koordinatörü Sayın Enis Nakkaş, hoş geldiniz.

 

Enis Nakkaş: Ehlen ve sehlen.

 

Spiker: Sayın Nakkaş bu rapor, önceki rapor bağlamında nasıl okunmalı? Şer ekseninde başı çeken bir devlet idi İran. Bu rapora göre ise İran'ın artık tehlike oluşturmadığı dillendiriliyor. Ne diyorsunuz?

 

Öncelikle bölgedeki veriler değişti. Amerika önceki pozisyonundan, tahlillerinden ve politikalarından çok acı çekti. Bu politikaların başarısız olduğu anlaşıldı. İranlılardan hep şunu duyuyordum: Cumhurbaşkanı Hatemi sürekli medeniyetler diyalogundan bahsediyor, Amerikan başkanı ise çıkıp İran'ı şer eksenine koyuyordu. Bir taraf  saldırırken diğer taraf medeniyetler diyalogundan bahsediyordu. Bush böyle bir ekseni, Irak ve çevre ülkeler krizinden kurtulmak için icat etti. Amerika ikinci aşama olarak Ortadoğu'ya saldırıyı başlatmadan önce bu eksenin tehlikesinden bahsetmeye başladı. O zamanlar tahminleri hatalıydı. Şimdiki sürece geldiğimizde, Suriye rejimini devirme, Irak'taki denklemleri değiştirme ve bölgede müttefik kiralama meselelerine baktığımızda, tahminlerinin yine hatalı olduğunu görüyoruz. Finansal imkanlarına ve silahlandırma, şiddet ve diğer meselelerdeki müdahilliklerine baktığımızda yine bütün bunların bir yarar sağlayamadığını görüyoruz. Çünkü oynanan oyun, oyuncuya yönelik olmak üzere değişti ve küresel güvenliğini tehdit eden bir şiddet durumunun ortaya çıktığını görüyoruz. Bugün Tunus'ta şahit olduğumuz olay, cihad sloganıyla kışkırtılan hareketliliğin yansımalarıdır. Tunus diğer devletlere mücahitlerin ihraç edildiği bir merkez haline geldi. Amerikalı uzmanların yazdıklarına baktığımda ''ciddi hatalar yaptık ve bunları ıslah etmeliyiz'' dediklerini görüyorum.

 

Spiker: Sizin söylediklerinizden, Amerikan siyasetinin yeniden değerlendirilmeye alındığını mı anlamalıyım?

 

Evet Amerikan siyaseti gözden geçiriliyor. Önceki araçları başarısız oldu. Müttefiklerinin başarısızlıkları ortaya çıktı. Ve Amerika'nın ünlü pragmatizmine göre bölgedeki saflaşmaları yeniden düzenlemesi gerekiyor. Bu yeniden düzenlemede kimin düşman ve terörist olduğunu yeniden tarif etmesi de gerekiyor.

 

Spiker: Amerika daha önce şer ekseninde gösterdiği İran ile, İran da büyük şeytan dediği Amerika ile müzakere yürütüyor. O zaman iki tarafta da değişiklik var diyebilir miyiz?

 

Burada önemli bir nokta var ki müzakereler ikili olarak değil, uluslararası toplum ile müzakereler şeklinde yürütülüyor. Pratikte batılıların tarafında müzakerelerin liderliğini yapan Amerika olduğu için, ara sıra ikili görüşmeler de oldu. Ben Londra'dan bağlanan konuğunuzun sonlara doğru vurgu yaptığı yerden devam etmek istiyorum. Netenyahu'nun konuşmasına dikkat ederseniz konuşmanın neredeyse yarısı, kışkırtıcı bir şekilde olmakla birlikte tehlikenin İran ve Hizbullah'tan geldiğine yönelik idi.  Bugün Amerika Birleşik Devletleri bu tabirden vazgeçti. Bu gelişmeleri siyaseten gözlemleyen herhangi bir insan, Amerika ile Netenyahu liderliğindeki İsrail arasında, tabir ve tarif konusunda artık bir mutabakat olmadığını görecektir. Amerika dünyaya ve bölgeye ''Daha önce bahsettiklerimizden farklı olarak bugün hakiki tehlikeler var'' demek istiyor.  Bu durum da İsrail'i kaçınılmaz olarak rahatsız ediyor.

 

Spiker: Bu dönüşüm sadece İsrail'i ilgilendirmiyor elbette.  Amerika'nın bölgedeki müttefiklerini de etkiliyor ama biz İsrail üzerinde duralım. İsrail, İran ve sınırdaki Hizbullah'ın ''varlığını tehdit'' eden iki güç olduğunu dillendirirken bu raporu nasıl ele alıyor?

 

İran açısından; Amerika ve İsrail arasında yeni bir durum patlak vermiş, Kongre bölünmüş ve iki ayrı görüş ortaya çıkmıştır. İran bu şekilde görüyor. Amerika ise İran'ın nükleer tehlikesini engellediğine ve aradığını bulduğuna inanıyor. Dolayısıyla yeni bir söylem arıyor. Netenyahu ise Nükleer başlık altında bu çatışmalı durumun devam etmesinde ısrar ediyordu. Bu şekilde bölge rahatlamasın ve İran'a yaptırımlar arttırılsın istiyordu. Batılıları ve Amerika'yı İran'a, Hizbullah'a ve Mukavemet'e daha fazla baskı yapmaya davet ediyordu. Daha bu rapordan önce Amerika ve İsrail arasında bu konuda farklı görüşlerin olduğu ortaya çıkmıştı. Yeni olan ise İsrail genelkurmay liderliğinin ve istihbarat birimlerinin yakın olarak gördükleri, Hizbullah'ın güney Lübnan'da hazırladığı ve Suriye'nin güneyindeki cephelerin hazırlanışıdır. Daha iki gün önce İsrailliler ''Golan'a uzun menzilli füzeler ulaştı'' dedi. Bu yeni bir denklem demektir. Bütün bunların yanında Amerika çıkıp tehlike yok diyor. Ben gözlemlerime dayanarak şunu söyleyebilirim ki İsrail ve Amerika'nın ortak çıkarlar üzerindeki mutabakatında ayrılıklar gelişecek. Yeni denklemler de sadece İsrail'e değil Amerika'nın bölgedeki birçok müttefikine de yansıyacak. Dolayısıyla bölgedeki bazı güçlere karşı aldığı pozisyonu değiştirecek. Bu güçler arasında düşmanlar da var dostlar da. Amerika'nın bölgede gerginliği ve çatışmalı süreci sürdürmesi gerektiğini düşünen birçok Arap ülkesi de var. Fakat her zaman pragmatist davranan Amerika ''Ben, müttefiklerimin kaybettiği bu dönemde tek başıma çatışmalı süreç yürütecek güçte değilim'' diyor. Müttefiklerine ''terör ve şiddetle rejimleri devirmek üzere bir sürece girdik ama bu süreçte terör gelip bizi de vurdu hesaplarımı yeniden gözden geçirmeliyim'' diyor. Sadece bu raporda değil, ben iddia ediyorum ileride Amerika ve İsrail arasında hem siyasi söylemlerinde hem de ortak çıkarlarında ayrılıklar göreceğiz.

 

Spiker: Sayın Nakkaş, bu dönemde İran ile Amerika arasında kurulan ilişkiye ne isim veriyorsunuz? Bu yeni ilişkinin öncekine benzediğini söylemek mümkün değil.

 

Burada çatışma sınırlarında gerileme var. Irak savaşı süresince çatışma zirvedeydi. Amerika'nın o dönemlerdeki raporlarını okuduğunuzda ki bu konuda şimdiki raporlar da öyle diyor, Amerika'nın Irak'taki kayıplarının yüzde 80'i "Road Side Bomb" (yol kenarı bombası) kaynaklıydı. Yol kenarlarına konulan bombalardan bahsediyorum. Bu İran Devrim Muhafızlarının ürettiği bir bombadır. İran'ın Suriye ile birlikte ittifak halinde, Mukavemet için  güçlü eylemlilik içinde olduğunu da biliyorlardı. Dolayısıyla Amerika bu raporlar üzerinden en fazla kaybı İran'ın bombaları ile verdiğini itiraf ederken aynı zamanda gücü de itiraf ediyor.

 

İkinci olarak bölgedeki rejimleri, direkt işgal yerine içten ve araçlarla devirme projeleri de başarısız oldu. Suriye'ye bakın. Kerry en son cumhurbaşkanı Beşşar Esad ile müzakere dışında çözüm yok, dedi. Bu yeni neticelerden sonra, bölgede haritaları bölgenin tarihsel akışı içinde ve çıkarına olarak yeniden çizen ve bölgedeki dengeleri belirleyen gücün  zafer kazandığını bilmeleri gerek. Amerika Birleşik Devletleri de kesin zararlar yerine zararlarını azaltmak amacıyla, geçmişte yaşandığı gibi çözüm arıyor. Bugün bir süper güç olarak Çin var. Geçmişte bu devlet, büyüklüğüne, nüfusuna ve gücüne rağmen Güvenlik Konseyinde daimi üye olamıyordu. Amerika istiyor diye o zamanlar Tayvan, Çin'in yerine daimi üyeliğe seçildi. Fakat bir süre sonra pragmatist yaklaşımlar ve yeni güç dengeleri Çin'i Güvenlik Konseyi daimi üyeleri arasında soktu. Bir süre önce de Kissinger'ın Çin'e şahsi bir ziyareti oldu ama bir Dışişleri Bakanı gibi karşılandı. Çünkü o dönem ilişkileri başlatan isimdi. Bugün bu ilişkilere baktığınızda Amerika Birleşik Devletleri'nin karşısında duran ve onun çıkarlarını tehdit eden bir Çin var.

 

Spiker: Amerika Birleşik Devletleri müttefiklerinin reaksiyonuna dair sorular var. Özellikle ki Suudi Arabistan Krallığı ve Körfez İşbirliği Örgütü. İran ve Amerika arasındaki müzakere ve ilişkileri yeniden okumaya başladılar. Bu durum onlarda kaygı ve endişeye neden oluyor.

 

Kaygıya neden olan bir durum varsa bu onların sorunudur. Ben şöyle bir gözlemlediğimde, sahanın sakinleşmesinde ve rahatlamasında herhangi bir tehlike görmüyorum. Amerika ve İran arasındaki çatışmaların neden olduğu gerginlikler uzaklaşıyor. Uzaklaşan çatışmanın (iştibek) yerine neden bir ağ (teşbik) kurulamaz? İran, Türkiye, Arabistan ve Mısır'ın bölge için, herkesin birbirini tanıdığı, saygı duyduğu ve sınırlarını bildiği bir organizasyon altında bir araya gelmesi neden imkansız? Eğer, herkesin şimdi dediği gibi, terörü gerçekten ortadan kaldırmak istiyorlarsa neden imkansız?

 

Spiker: Bu devletler Yemen'de, Irak'ta ve Lübnan'da artan İran nüfuzundan bahsediyor.

 

Nedir sebep? Amerika gelip Irak rejimini devirdiğinde ve İran'ın güvenliğini tehdit ettiğinde İran kendini korumak ve Amerikan varlığına karşı Mukavemet'i desteklemek amacıyla bir rol aldı. Amerika ve müttefikleri Suriye'de rejimi devirmeye geldiğinde İran çıkarlarını korumak zorunda hissetti kendini.  Amerika aptalca ve olumsuz bir şekilde attığı her adımda İran çıkarları için rol almak zorunda kaldı. Yani bu kazanan yenilen mantığıdır basit olarak. Bugün bazıları, Amerika'nın İran'a yenilmiş olabileceğine inanmak istemiyor ama netice bu. Afganistan'da Amerika ülkeyi tahrip etti yıktı. Afganlılar bugün İran'a teşekkür ediyor. İran iktisadi, eğitim ve diğer tüm alanlarda Afganistan ile yardımlaştı. Iraklılar İran konusunda muhtelif görüşlere sahipti. Bugün Irak'taki herkes Kürtler, Şiiler, ve Sünniler, terörle mücadele etmek istiyoruz ve bize ilk yardım eden devlet İran oldu diyorlar. İran, devletlerin meşruiyetinin halktan gelmesi gerektiğini söylüyor ve bu söylem bazı ülkeleri -1. Dünya Savaşı'nın bir sonucu olarak aile olarak hüküm süren Körfez ülkeleri başta olmak üzere- rahatsız ediyor. Dolayısıyla gelin bizi eski düğümlere bağlayan bu çatışmalı süreci bitirelim ve yeni bir görüş olarak uzlaşı ve anlayış içinde olalım çağrısı var ki gerginliğin esas faktörü Amerika ve siyaseti de gerilemekte. Bölge ülkelerinin birincil çıkarları için gelip birlikte  oturmaları ve uzlaşı için çözüm yolları aramaları gerekiyor.

 

Spiker: Sayın Enis Nakkaş teşekkür ediyoruz.

 

Ehlen ve sehlen.

 

 

Çev: Hasan Sivri

 

www.medyasafak.net