Ekonomik çöküş: Kripto para birimi finansal sistemi kurtaracak mı?

Ekonomik çöküş: Kripto para birimi finansal sistemi kurtaracak mı?
Üç kısımdan oluşan serinin ikinci makalesinde [Medya Şafak’ta yayınlanan Türkçe çevirisi bu linkte], finansal kaosun şu andaki durumuna nasıl geldiğimizi ele aldım. Bu son makalede, nereye gittiğimizi ve kripto para biriminin sürdürülebilir bir ekonomik sistem yaratmak için nasıl son şans olabileceğini ele alacağım.

 

 

 

Federico Pieraccini

 

 

Strategic-culture.org

 

 

Üç kısımdan oluşan serinin ikinci makalesinde [Medya Şafak'ta yayınlanan Türkçe çevirisi bu linkte], finansal kaosun şu andaki durumuna nasıl geldiğimizi ele aldım. Bu son makalede, nereye gittiğimizi ve kripto para biriminin sürdürülebilir bir ekonomik sistem yaratmak için nasıl son şans olabileceğini ele alacağım.

 

Buradan nereye gidiyoruz?

 

Eğer güven ve sürdürülebilirlik, fiziksel altından kâğıt para birimine geçişe izin veren iki koşul idiyse, nereye gittiğimizi ve bir sonraki ekonomik krizin nasıl etkilerinin olabileceğini analiz etmeye de bu zemin üzerinden başlamamız gerekir.

 

2008 yılında merkez bankalarına duyulan güven, küresel ekonomiyi kurtardı. Fakat Mario Draghi'nin söylediği gibi, bu süreçte nicel gevşeme bazukası ateşlendi ve bir kriz esnasında ikinci bir vuruş, etkisiz olduğunu gösterecekti. Bunun nedeni karmaşıktır ve açıklıkla izah edilmesi gerekir. İnsanların çoğuna bankaya tevdi edilmiş parayla ödeme yapılır çünkü kişinin parasını tuttuğu ve herhangi bir zamanda çekebildiği yer bankadır. Fakat bir ekonomik kriz durumunda, müşteriler için kalan likidite ne olursa olsun öncelik bankalara verilir. 2008'de hiçbir bankaya akın edilmemesinin – ki bu küresel bankacılık sisteminin çökmesine yol açardı – sebebi, şirket kontrolündeki medyanın kendilerine söyledikleri sayesinde sıradan insanların mali sisteme güven duymaya devam etmesinde yatmaktadır.

 

Sorun, bir sonraki mali krizle ve dünya nüfusunun buna nasıl tepki vereceğiyle ilintilidir. Özellikle jeopolitik açılardan, yol şimdiden çizilmiş gibi görünüyor. Çin ve Rusya gibi ülkeler, dolar yaptırımlarından kaçınmak için kendi alternatif bankacılık ve finans sistemlerini oluşturdular, fakat aynı zamanda altın biriktirmek ve ABD para biriminden farklı ödeme yöntemleri kullanmak yoluyla dolarsızlaşmaya da başladılar. Aynı şekilde, merkezi olarak kontrol edilen bir finans sisteminden kaçınma arzusu ve buna eşlik eden anonim kalma ihtiyacı, kripto para birimi olarak bilinen teknolojik bir evrim üretti; tıpkı hızlı bir şekilde iletişim kurma ve internette üretilen gerçek zaman içinde küresel düzeyde veri alışverişi yapma ihtiyacı gibi. Bu gelişmelerin her ikisinin de ortak kökenleri Amerikan güvenlik hizmetlerindedir. İnternet bir DARPA projesinden türemişti, blok zincirinin taslağı da 1966 gibi erken bir tarihte NSA belgelerinde çizilmişti.

 

Kripto para birimlerinin doğuşunun hükümetleri ve merkez bankalarını hazırlıksız yakaladığı kolayca düşünülebilir, ancak on yıllardır dünyayı yöneten ülkeleri ve onların gelişmelerden haberdar olmasını küçümsememek daha iyi olur. Her ne kadar Washington'un saldırgan dış politikası dolarsızlaşmayı ivmelendirmişse de, kripto para birimlerinin yasadışı ilan edilmemesinin sebebinin düşünülmesi gerekir.  

 

Bir anlığına geriye dönüp, altın standardının kaybedilmesinin yıkıcı etkilerini düşünelim. Bir çizelgeye bakıldığında, dünya borcunun başlamasıyla doların altına bağlılığının son bulmasının kesiştiği kolayca görülebilir. Bu, enflasyonda bir artışa yol açmış, sakinleşme ancak yanlış ekonomik verilerin sunulması ve merkez bankalarının birbiriyle işbirliği içinde güçlü bir finansal manipülasyon gerçekleştirmesiyle sağlanmıştı. Satın alma gücü hızla düşmüş, bunun sonucunda ortalama insan yoksullaşmıştı.

 

Bir yandan sıradan insan borçların altında ezilirken ve satın alma gücünün yıllar içinde devamlı olarak azaldığını görürken diğer yandan medya sürekli olarak bunun tersinin olduğunu söylediğinde, memnuniyetsizlik ve hayal kırıklığı bir taşma noktasını geçer hale gelir. ABD'de 2008 yılında kurtarma paketinin yükü sıradan vatandaşların omuzlarına düştü. Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer. İnsanlar medyaya ve bankalara gitgide daha az güveniyor.  

 

Altından paraya, paradan kriptoya

 

Bu anlamda, belki bitcoin ve blok zinciri teknolojisinin neden tam özgürlük içinde gelişebildiğini anlayabiliriz. Projenin, kâğıt paranın dijital para lehine oradan kalktığı, değişim geçiren bir dünyayı yansıttığı tasavvur edilebilir. Bu geçişin nasıl gerçekleşebilir olduğu ve dolarsızlaşmaya yönelmiş ülkelerin neden ekonomileri tümüyle dolara bağlı ülkelerle karşılaştırıldığı zaman kendilerini ayrıcalıklı bir konumda bulacağı, tartışmaya açık meselelerdir. Olası iktisadi kayma, kaçınılmaz teknolojik değişimle ve küresel ekonomiyi yeniden reel değerlere demirleme ihtiyacıyla birlikte, pek çok ülkenin sürdürülebilirliği açısından gerçek ve olası görülmelidir. Doğal geçiş, fiziksel altına ya da virtüel altına, tam da blok zincirine ve onunla birlikte getirdiğimiz değere dönüştür.

 

Merkez bankalarının gücünü ve onların saadet zincirlerini sürdürmenin bir aracı olarak kendi kripto paralarını icat etme planlarını göz ardı etmememiz gerekir. Gelecekte temel farkı meydana getirecek olan şey, bu sanal para birimlerini neyin destekleyeceğidir. Örneğin Rusya ve Çin tonlarca altın biriktirdi ve varlıklarını çeşitlendirdi; elle tutulur ürünler karşılığında ABD dolarlarını boşalttı. Bir kripto yuan ya da ruble eninde sonunda, hiçbir karşı değeri olmayan boş bir kripto dolardan daha değerli olacaktır. Çok uzak olmayan bir gelecekte yuan ve ruble altınla veya bitcoin gibi başka finansal varlıklarla desteklenirken, yeni sanal para birimleri itibari para birimi olarak boş değerlerini korumayı sürdürecektir. Bir sonraki mali krizde itibari paranın değer kaybeden dolardan korunacak bir güvenli liman arayışı içinde altın ve kripto pazarına akması şaşırtıcı olmayacaktır.

 

Önümüzdeki birkaç yıl içinde, ABD, Avrupa ve Japonya merkez bankaları gibi merkez bankalarının kendi kripto para birimlerini geliştirmesini ve itibari para biriminin kendi kriptolarına dönüştürülmesi için çabalamaya başlatıp sistemi merkezi halde tutma projelerini ilerletmeleri beklenebilir. Merkez bankaları kur manipülasyonu üzerindeki rekabet üstünlüğünü kaybettiklerini anlamaya başladığı zaman hükümetlerin devlet dışı aktörlerin kriptolarını yasaklama gibi çarpıcı önlemler alma ihtimalini de görmezden gelmemeliyiz.

 

Son nokta, ABD'nin askeri gücünün ABD dolarının kullanımını zorla uygulamaya çalışması olacaktır. Devamlı bir iktisadi ve askeri güç kaybı senaryosunda ABD kendisini, bazı ülkeleri kendi para birimini kullanmaya zorlayamaz halde bulacak, dolayısıyla da kendi jeopolitik amaçlarını ilerletmek için dünyada kaos yaratmada kullandığı ana silahı kaybedecektir. Dolar dünyanın temel rezerv para birimi olmadığında Washington, tek kutuplu dönemin son bulduğunu ve dünyayı yönetme yönündeki neo-liberal hegemonik planların ebediyen geride kaldığını anlayarak, dünyanın geri kalanıyla uzlaşmak zorunda kalacaktır.

 

 

Çeviri: İlyas Halitoğlu

 

www.medyasafak.net