Dr. Sadullah Zarei röportajı: Palmira zaferi / Cenevre görüşmeleri / Rusya'nın son hamlesi / Türkiye'nin konumu

Dr. Sadullah Zarei röportajı: Palmira zaferi / Cenevre görüşmeleri / Rusya'nın son hamlesi / Türkiye'nin konumu
Tedmür’ün özgürlüğüne kavuşturulması Suriye devleti için kimliksel bir önem arz ediyordu / Batılılar Rusya’nın Suriye’den çıkışını siyasi bir hamle olarak göstermek istediler / Türkiye daha çok Amerikalıların operasyonlarına göz dikti ve Suriye’deki kendi operasyonlarını azalttı

 

Tedmür'ün özgürlüğüne kavuşturulması Suriye devleti için kimliksel bir önem arz ediyordu / Batılılar Rusya'nın Suriye'den çıkışını siyasi bir hamle olarak göstermek istediler / Türkiye daha çok Amerikalıların operasyonlarına göz dikti ve Suriye'deki kendi operasyonlarını azalttı

 

                                                                                                                    

Geçtiğimiz günlerde Tedmür'ün Suriye Ordusu tarafından özgürlüğüne kavuşturulması son günlerde elde edilen ve dünya kamuoyu ve medyasının ilgisini çeken başarılardan biri. Uzmanlar bu konuda farklı görüşler serdediyorlar. Raja News de bu bağlamda Dr. Sadullah Zarei ile kısa bir röportaj gerçekleştirdi. Aşağıda röportajın tam metni yer alıyor:

 

 

Raja News: Rus güçlerinin Suriye'den çıkışıyla aynı döneme rastlayan Tedmür'ün özgürlüğüne kavuşturulmasını siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

Dr. Zarei: Rus Hava Kuvvetlerinin Suriye krizine dâhil oluşu İran ve Suriye'nin ortak isteğiyle gerçekleşti ve bu operasyon için üzerinde anlaşılan müddet 3-5 aylık bir devreydi. Rusya teröristlerin belli başlı askeri merkezlerine 6 ay boyunca operasyon gerçekleştirdi ve sonrasında da kuvvetlerini -hava kuvvetlerinin tamamını değil- Suriye'den çıkardı (hava kuvvetlerinde faaliyet yürüten askeri güçlerinin yaklaşık yarısını).

 

Rus kuvvetlerinin geri çekilmesi hakkında şu noktaya da değinmeliyiz ki Ruslar açıkça zorunluluk doğarsa hava operasyonlarına geçmiştekiyle aynı oranda yeniden devam edeceklerini ilan ettiler.

 

Elbette bu süreçte Batılılar bu gelişmeleri Amerika ile Rusya arasında anlaşmaya varıldığı şeklinde gösterdiler ve Rusların bu şekilde Suriye devletiyle olan anlaşmalarını bozduğu ve Rusya'nın Suriye'nin problemlerini siyasi bir süreçte ve Viyana müzakereleri çerçevesinde ele alacağı şeklinde bir izlenim doğurmak istediler. Elbette bunun bir gerçekliği bulunmuyordu, Suriye krizinde askeri süreçle eş zamanlı olarak yürütülen bu siyasi süreç İran, Suriye, Rusya, Amerika, Türkiye ve Arabistan ile ortak bir şekilde takip ediliyordu. Yani bu süreç bir alternatif değildi, daha önce mevcut idi ve üstelik çok da faal olmayan bu süreç şimdilerde nispeten daha da durgun bir hal aldı.

 

- Tedmür'ün başta coğrafi konumunu göz önüne aldığımızda bu şehrin özgürlüğüne kavuşturulması silahlı teröristler için öncelikle askeri anlamda ne gibi sonuçlar doğuracak? İkincisi Suriye Ordusunun önümüzdeki askeri önceliği hangi sıralamayı takip edecek?

 

- Tedmür, Humus eyaletinin kuzeyinde, Deyrezzur'a yakın bir yerde yer alan (Tedmür ile Deyrezzur eyaletinin merkezi arasında 60-70 kilometrelik bir mesafe bulunuyor) arkeolojik bir bölge. Bu bölge geçen sene IŞİD güçlerinin eline geçti ve geçtiğimiz günlerde Suriye ordusu bu bölgeyi tekrar geri aldı.

 

Tedmür'ün Suriye'nin arkeolojik-tarihi bir bölgesi oluşu özellikle önem arz ediyor. Burasının tarihsel konumu, arkeolojik bir kimliğe sahip oluşu teröristlerin elinden kurtarılmasını Suriye için daha da önemli kılıyor. Yoksa askeri ve stratejik olarak Tedmür ortalama önemde bir yer ve doğal yükseltilerden de yoksun. Bu nedenle teröristlere olan etkisi daha çok psikolojik; zira geri çekilmiş oldular. Bu konu Halep eyaletinin batısında ve aynı şekilde Kuneytra'nın kuzeyinde görülen geri çekilmelerin devamında teröristlerin psikolojisine vurulmuş yeni bir darbe olarak hesap edilebilir.

 

Suriye Ordusu bu özgürleştirme operasyonlarını sürdürmeye kararlıdır fakat yakın gelecekteki operasyon bölgelerinin neresi olacağını ben tam bilmiyorum. Ordu eş zamanlı olarak birkaç bölgede operasyon gerçekleştirebilir. Daha önce de Suriye Ordusunun eş zamanlı olarak Halep'in batısında, Kuneytra'nın kuzeyinde ve Deraa'daki (yani Şeyh Miskin şehrinde) operasyonlarına tanık olmuştuk.

 

- Türkiye hala Beşar Esad'ın iktidardan çekilmesine dönük ısrarını sürdürüyor ve bu yolda büyük masrafları yüklenmeye de hazır olduğunu gösterdi. Sizce teröristlerin domino etkisine benzer yenilgilerini ve Suriye'deki Kürtlerin güçlenmesini dikkate aldığınızda Türkiye'nin muhtemel tepkisi nasıl olacaktır?

 

- Bakın, Türkiye çok kararlı, aktif ve Suriye sahnesindeki değişimlerde inisiyatif sahibi görüntüsünün aksine pratikte çok muhafazakar davranıyor. Türkiye'nin art arda sıraladığı sloganlarına rağmen Suriye'deki çatışmalara fiili olarak dâhil olmadığına tanıksınız.

 

Öyle görünüyor ki Türkiye burada kendisi doğrudan inisiyatif almaktansa daha çok Amerikalıların operasyonlarına göz dikmiş durumdadır ve Türkiye kendi içinde baş gösteren güvenlik krizi de dikkate alındığında yavaş yavaş ilan edilmiş ya da edilmemiş olarak Suriye'deki hareketliliğini azaltmıştır. Ve öyle görünüyor ki Suriye'deki gelişmeler Türkiye'nin daha etkin bir rol oynamak isteyeceği bir yöne evrilmeyecektir.

 

- Tedmür'ün özgürleştirilmesi sonrasında Suriye'deki ulusal uzlaşı süreci hangi doğrultuda ilerleyecek?

 

Siyasi süreç meselesi, tıpkı ulusal uzlaşı kategorisi gibi ele alınması mümkün olan bir konudur. Yani çokça konuşulan bu ulusal uzlaşma meselesinin eylem sahasında çok somut etkileri yoktur. Ulusal uzlaşı sadece Suriye devletinin varlığını kabul ederek silahı siyasi denklemde bir kenara koyan ve devletle müzakere sürecine devam eden gruplar arasında tasavvur edilebilir.

 

Hâlihazırda Suriye'nin dikkate değer oranında bir bölümünü ellerinde tutan teröristler, yani Nusra Cephesi ve IŞİD, müzakere ve ulusal uzlaşı çerçevesinin dışında duruyorlar ve bu nedenle Suriye'deki ulusal uzlaşı, devletin ve bazı siyasi grupların bir çeşit siyasi çözüme olan ilgilerini göstermek istedikleri bir vitrin görüntüsü sergiliyor daha çok. Ve bu siyasi eğilimlerin en sonunda krizin kaderini tayin edeceği noktasında ciddi şüpheler mevcut.

 

Tedmür'ün özgürleştirilmesiyle eş zamanlı olarak Avrupa'da meydana gelen patlamalar acaba bu ülkelerin çatışmalara son verilmesi ve Suriye'de istikrarın sağlanması için tek çare olarak Beşar Esad'ın iktidarda kalmasını tercih etmeleri yönünde bir konum değişikliğine gitmelerine yol açabilir mi?

 

- Burada bir noktayı mukaddime olarak arz etmeliyim ki Nusra Cephesi ve IŞİD'liler Suriye'deki savaş meydanlarında yenilgiye uğramalarına paralel olarak kendi içlerinde de krizle yüz yüze geldiler. Bunlara bağlı gruplar genellikle ordu karşısında direnmeyi bırakıyorlar ve gerçekte IŞİD ve Nusra'nın iç cephesi zayıflamış durumda. Bu nedenle de bu örgütler sınır ötesindeki bazı çok gürültülü sınırlı terör operasyonlarıyla kendi zayıflıklarını gizlemek ve hala ellerinde yeterli güce sahip oldukları algısını yaratmak istiyorlar.

 

Fakat bunların Suriye içindeki etkisinin ne olacağına gelince, öyle benziyor ki Batılılar siyasi bir sürecin sonunda Beşşar Esad'ın zamanla iktidarı devretmesini istiyorlar ve bu özellikle Siyonistlerin ve Amerikalıların vurguladıkları bir konudur. Ben Brüksel ve Avrupa'nın diğer yerlerindeki patlamaların AB'nin, özellikle Suriye krizindeki siyasi yaklaşımını ciddi oranda değiştirme ihtimalini uzak görüyorum.

 

 

Çev: Ozan K. Sarıalioğlu

 

www.medyasafak.net