Dr. İsam el-İmad: Selefiliğe 100 soru (6)

Dr. İsam el-İmad: Selefiliğe 100 soru (6)
"İmam Zehebi'nin de dediği gibi, İbn Teymiyye eski zamanda yaşadı, onun zamanında Harran şehrinde cuma hutbelerinde Hz. Ali'ye lanet okunuyordu. Ancak biz şu an 21'inci yüzyılda yaşıyoruz. İbn Teymiyye'nin kusuru olabilir, ancak bizim elimizin altında yüzlerce uydu kanalı var."

 

 

Nasrtv.com

 

 

1968'de Yemen'de dünyaya gelen İsam el-İmad, Suudi Arabistan üniversitelerinde tahsil görmüş ve Bin Baz gibi önde gelen Selefi ulemasından ders almış bir Vahhabi âlimi iken, Şia ile tanışmasının ardından bu mezhebe geçmişti. 1989 yılından beri Kum'da tahsilini sürdüren Dr. İsam el-İmad pek çok kitap kaleme almış önemli bir muhakkiktir.

 

Medya Şafak olarak, Nasr TV'de yayınlanmış olan "Selefiliğe 100 Soru" programlarının tam çevirisini sırayla sunuyoruz.

 

 

 

21. mesele: Hz. Fatıma'nın (a.s.) makamının küçük görülmesi

 

Bismillahirrahmanirrahim, salat ve selam Hz. Muhammed Mustafa'ya (s.a.a.) ve O'nun tertemiz Âl'ine olsun.

 

Âl-i Muhammed'i (s.a.a.) yerme ve karalama girişimlerini konuşmaya devam edeceğiz. Daha önce de zikrettiğim Vehhabi arkadaşım Şeyh Osman Hamis ile olan münazaralarımızdan birinde, Şeyh Hamis bana Fedek arazisi konusuna atıfta bulunarak Hz. Fatıma Zehra hakkında meşhur olan bir ifadeyi hatırlattı: "Kusur Ebubekir'de değil, Fatıma'da idi!"

 

Ben buradan Vehhabi kardeşlerime birkaç soru sormak istiyorum, niçin Ebubekir değil de Fatıma (a.s.) kusurlu? Ya da niçin Ebubekir'in hatalı olması durumuna milyonda bir ihtimal bile verilmiyor? Fatıma'yı (a.s.) kabahatli çıkarmaktaki bu garip ısrarın sebebi nedir? Mümin insan adaletinden şüphe edilmeyen kişi değil midir? Eğer Fatıma'nın (a.s.) milyonda bir ihtimal (Fedek'te) hakkı varsa, adil olan bu hakkı Fatıma'ya vermek değil midir?

 

Fatıma (a.s) ile Ebubekir arasında yaşanan tüm diyaloglarda Ebubekir'i haklı çıkarma çabasının sebebi nedir? Hz. Fatıma'ya saldırdığında, mirası için şahit istediğinde, Fedek'e el koyduğunda ve tüm tartışmalarının sonucunda Ebubekir haklı çıkarıldı. Fatıma'nın (a.s) hakkı verilmediği gibi, haklı olduğuna yüzde elli ihtimal bile verilmedi. Yüzde elli Ebubekir'in, yüzde elli Hz. Fatıma'nın haklı olabileceği ihtimalini niçin düşünmüyoruz? Öyleyse bu bir çeşit taassup değil midir? Eğer bu toprakların (Fedek) sahibi Hz. Muhammed bin Abdullah (s.a.a.) ise ve Fatıma da (a.s) O'nun kızıysa - ki Fatıma Kisa Ehlindendir- niçin bir gün olsun Fatıma'nın haklı olabileceğini düşünmüyorsunuz?  "Hayır, çünkü onun aklı kısa" diyorlar! (Allah'a sığınırım bundan).

 

Dünya kadınlarının efendisi olan Hz. Fatıma Zehra niçin aklı noksan olmakla suçlanıyor? Halife'yi müdafaa etmek için! Bu durumda otoriteyi (Ebubekir) savunmak uğruna  Muhammed bin Abdullah'ın (s.a.a) tertemiz kızına iftira atmış olmuyor musunuz? Halife, dünya kadınlarının efendisi ve Peygamber kızı olan Hz. Fatıma'dan daha mı üstün?

 

 

22. mesele: Gizli nasıbiliğin başka bir örneği

 

İbn Teymiyye'nin gizli nasıbiliğini (Ehl-i Beyt düşmanlığını) açığa çıkaran alametlerden biri de, şu meşhur ifadesidir; "Fatıma'nın (a.s) evi, Allah'ın malını almak için basıldı." Vehhabi İslam Enstitüsünde gördüğümüz derslerde bu ifade ile karşılaştığım zaman, Fatıma'nın (a.s) Hz. Muhammed'in malını çaldığını düşünmüştüm! Yalancılık ve münafıklık ile suçlanan Fatıma (a.s) bir de hırsızlık ile yaftalanıyor haşa! Biz Fatıma'nın (a.s.) İslam'ı tıpkı Roma ya da Farisi İmparatorluğu gibi bir saltanat dini olarak gördüğünü zannediyorduk. Muhammed bin Abdullah (s.a.a.) dünyadan göç ettiğinde kralın kızı konumunda olan Fatıma (a.s), Müslümanların mallarını ele geçirmişti! Halife ise, bu malları kurtarmalıydı. Bu yüzden Fatıma'nın (a.s.) evini bastı. Allah'ın malını almak için Fatıma'nın evi basıldı! İşte biz Vehhabi Üniversitelerinde böyle asılsız, dehşet verici düşüncelerin etkisi altında kalıyorduk.

 

Ben Vehhabi iken, devlet hazinesinin, Peygamber olan babası sayesinde Fatıma'nın (a.s) elinde olduğunu ve Rasulullah (s.a.a) vefat ettiğinde Fatıma'nın ümmetin malına el koyduğunu düşünüyordum! Halifenin ise, haklı olarak Müslümanların malını kurtarmak üzere Peygamberin hırsız kızının (Allah'a sığınırım) evini bastığını zannediyordum! Şimdi size soruyorum, Peygamberin (s.a.a.) biricik kızına atılan böylesine bir iftiranın hangi gerekçesi (!) sizi haklı çıkarabilir? Biz buna gerekçe olarak Rasulullah'ın (s.a.a.) "Kızım Fatıma bile hırsızlık yapsa elini keserim" dediğini söylüyorduk. Rasululullah (s.a.a.) hayattayken Fatıma'nın imkanı olmadı da, babası öldükten sonra hırsızlık yaptı öyle mi?

 

Fatıma (a.s.) hakkındaki tüm bu sorunlar ve atılan iftiralar tek bir noktaya dönüyor. Ebubekir'in Fatıma'ya (a.s) ısrarla sorduğu "Delilin nedir?" sorusu. Niçin bu konuda Ehl-i Sünnet imamı Suheyli'nin görüşünü benimsemiyoruz? Suheyli diyor ki: Rasulullah'ın (s.a.a) kızı Fatıma için söyledikleri, bu olayda kimi tercih etmemiz gerektiğini bize açık şekilde gösteriyor.

 

Biliyoruz ki Hz. Rasulullah (s.a.a.) 'Fatıma benim parçamdır. O'na eziyet eden bana eziyet etmiştir' diyor. Öyleyse ilk halifeyi Fatıma'ya tercih etmek, Ebubekir'i İslam Ümmetinin aziz Peygamberi Muhammed'e (s.a.a) tercih etmektir!

 

 

23. mesele: İbn Teymiyye'yi rab edinmeyin

 

Bu meselede Selefi kardeşlerden sorularımı vicdani bir yaklaşım ile değerlendirmelerini istiyorum.  Hz. Aişe'nin Nebi'den (s.a.a) işittiği "Dünya kadınlarının en faziletsisi şu dört şahsiyettir: Seyyide Fatıma, Seyyide Meryem, Seyyide Hatice ve Firavun'un karısı Asiye" mütevatir hadisi ile, İbn Teymiyye'nin Fatıma (a.s.) hakkındaki sözlerini nasıl bir araya getirebiliriz? İbn Teymiyye'nin iftiralarından kurtulup Rasulullah'ın (s.a.a) Fatıma hakkındaki hadislerini incelemek bizim için öncelikli değil midir? Ancak maalesef bu tercih edilmiyor.

 

Biz Vehhabi okullarında çocukluğumuzdan itibaren Hz. Fatıma hakkında hadislerden önce İbn Teymiyye'nin görüşlerini öğrendik. Bununla da kalmıyor, Rasulullah'ın (s.a.a) Hz. Fatıma hakkındaki hadislerini çevirip bükerek İbni Teymiyye'nin sözlerine uyduruyorduk. İbn Teymiyye kusurludur, bu mazur kabul edilebilir. İmam Zehebi'nin de dediği gibi, İbn Teymiyye eski zamanda yaşadı, onun zamanında "Harran" şehrinde cuma hutbelerinde Hz. Ali'ye lanet okunuyordu. Ancak biz şu an 21'inci yüzyılda yaşıyoruz. İbn Teymiyye'nin kusuru olabilir, ancak bizim elimizin altında Hz. Fatıma'yı anlatan yüzlerce uydu kanalı var. Onun zamanında whatsapp, internet ya da bizim sahip olduğumuz diğer imkanlar yoktu. Bu sebeple İbn Teymiyye hakikati öğrenememiş olabilir. Fakat içinde bulunduğumuz yüzyıl, her türlü imkanı bize sağlıyor.

 

Çağımızdan yüzlerce yıl önce yaşayan Teymiyye'nin düştüğü hataya düşmemiz bizim basiretsizliğimiz olur. O, Seyyide Fatıma hakkındaki gerçeklere ulaşamamış olabilir, ancak biz kolaylıkla her türlü bilgiye ulaşabiliyoruz. Ben Vehhabi kardeşlerime "Onlar Allah'ı bırakıp hahamlarını ve rahiplerini Rab edindiler" (Tevbe 31)  ayetini tekrar gözden geçirmelerini ve İbn Teymiyye'yi kendilerine rahib ve Allah'tan başka bir Rab edinmemelerini tavsiye ediyorum.

 

 

 

Devam edecek...

 

 

 

Çev: Merve Soydaş Gök

 

 

www.medyasafak.net