DOSYA: Suriye'yi İstikrarsızlaştırmada El Kaide - Nato Bağlantısı

DOSYA: Suriye'yi İstikrarsızlaştırmada El Kaide - Nato Bağlantısı
Tehran Times’ın Thierry Meyssan ile röportajı, Voltaire Network'ten...

Tehran Times'ın Thierry Meyssan ile röportajı:


“Suriye'yi İstikrarsızlaştırmada El Kaide – NATO bağlantısı”

Kourosh Ziabari

Voltaire Network

 
TEHRAN TIMES Suriye krizi hakkında ne düşünüyorsunuz?

THIERRY MEYSSAN Suriye'ye karşı savaş kararı George W. Bush tarafından 15 Eylül 2001 tarihinde, Dünya Ticaret Merkezi ve Pentagon'a düzenlenen saldırıdan sadece birkaç gün sonra Camp David'de yapılan bir toplantıda alınmıştı. O tarihte, saldıracakları ülkelerin bir listesini hazırlamışlardı ve şimdi sıra Suriye'ye geldi. Geride kalan 11 yıl boyunca ABD, Suriye'ye karşı bir savaş başlatmayı denedi; Başkan Beşar Esad'ın Lübnan eski başbakanı Refik Hariri'nin öldürülmesinden sorumlu tutulduğunu hatırlarsınız.

Suriye'ye karşı savaş Şubat 2011 tarihinde, Libya'ya karşı savaşla eş zamanlı olarak başladı ve pek çok kişinin bu konuda kafası karışık, zira tam aynı sıralarda Tunus'ta devrimci bir süreç yaşanıyordu ve bazıları Tunus'taki devrimi Libya ve Suriye'deki emperyalist savaşlarla eşit tutabilir. Elbette ABD savaş başlatmak için Suriye'ye birlikler gönderdiğinde üniformalı kişiler göndermedi; Suriye içinde kaos yaratmak ve uluslararası askeri eylemi meşrulaştırmak için gizli ajanları kullandı. Rusya ve Çin BM'de karar taslaklarını veto ettiği için, Libya'da yaptıkları gibi Suriye'ye NATO desteğiyle giremediler. Bu yüzden de B planını seçtiler ve bu plan da Katar ve Suudi Arabistan'ın mali desteğiyle paralı askerler göndermek, ülkeyi istikrarsızlaştırmak ve Suriye içinde bir askeri darbe gerçekleştirmekti. Bayan Clinton da pek çok defa Suriye içinde gerçekleşebilecek böyle bir darbeden söz etti. Bu plan da başarısız olunca iki büyük operasyon gördük; biri 18 Temmuz'da Suriye'nin Ulusal Güvenlik Konseyi'nin liderini hedef alan bombalı saldırıydı, 26 Eylül'deki saldırı ise Genelkurmay Başkanı'nı öldürmeyi hedefliyordu fakat başarısız oldular. Ordunun içindeki büyük direniş, askeri darbe planlarını boşa çıkardı. Gelinen noktada başka bir çözümleri bulunmuyor ve büyük bir ihtimalle Rusya'nın barış planını kabul edecekler.

TEHRAN TIMES Tunus ve Mısır gibi ülkelerdeki halk ayaklanmalarıyla Suriye'yi saran şiddet arasındaki temel fark nedir? Bazıları Suriye'de olanların da zulme karşı özgürlük hareketi olduğunu söylüyor. Gerçekten böyle mi?

THIERRY MEYSSAN Tunus'ta yaşanan gerçek bir halk devrimiydi. Bütün halk hükümeti protesto etmek için sokaklara çıktı ve Bin Ali gitmek zorunda kaldı. Suriye'de ise hiçbir zaman hükümete karşı büyük bir gösteri olmadı, bunu biliyorum. Avrupa medyası devamlı 500 bin kişinin şurada, 1 milyon kişinin burada gösteri yaptığı bir halk devriminden söz etti, ama bu hiçbir zaman olmadı. Ben bütün olaylara tanıklık ettim ve bunu ispat edebilirim. Ben Humus'tayken Fransız Haber Ajansı 500 bin kişinin gösteri için sokaklara çıktığını söylüyordu, fakat bu doğru değildi. Dolayısıyla burada bir halk ayaklanması yok. Sadece dışarıdan gelen ve içeriden bazı kişiler tarafından da desteklenen paralı askerler var. Özgür Suriye Ordusu'nun ruhani lideri, Adnan Arur isimli bir şeyh. Suudi Arabistan destekli kendi televizyon kanalı var ve sloganı “Hristiyanlar Beyrut'a, Aleviler mezara.” Dolayısıyla söz konusu olan, Özgür Suriye Ordusu tarafından ateşlenen bir mezhep çatışması; bir demokratik hareket değil. Bu orduda hiç kimse demokrasi istemiyor. Fransız döneminin sembolü olan üç yıldızlı bayrağı kullanıyorlar. Dolayısıyla yaşananlar, Tunus'ta veya Bahreyn'de olanlardan bütünüyle farklı.

TEHRAN TIMES Başkan Esad'ı eleştiren bazı kişiler, ülkedeki altüst oluşun başlangıcından bu yana hükümetin silahsız sivilleri öldürdüğünü ve kendi vatandaşlarına ateş açtığını söylüyor. Bu doğru mu?

THIERRY MEYSSAN Bu kesinlikle yanlış. Suriye'de yaşanan sürecin ilk günlerinde Başkan Esad orduya, sivillerin zarar görebileceğini düşündüklerinde silah kullanmamaları talimatını verdi ve yaptığım araştırmalar ve ülkenin farklı yerlerindeki farklı askeri yetkililerle yaptığım görüşmeler, sürecin başlangıcında ordunun sivillere karşı kesinlikle silah kullanmadığını gösteriyor.

Bu nedenle bu süre içinde ordu çok sayıda kayıp verdi öldürülen askerlerin sayısı İsrail'le savaşta öldürülen askerlerin sayısından fazlaydı. Dolayısıyla bu düşünce kesinlikle yanlış. Bununla birlikte Şam'daki 18 Temmuz bombalamasıyla bazı şeyler biraz değişti. O tarihten sonra Başkan Beşar Esad orduya teröristleri öldürme emri verdi ve şu anda ordu, isyancıları tutuklamakla değil, öldürmekle görevli. Bu yüzden de şu anda tabi ki daha ölümlü çatışmalar yaşanıyor ve bu esnada doğal olarak bazı siviller de ölecektir. Başka seçenek yok. Bir diğer nokta da şu ki, ulusal ordu yaklaşık 400 bin askerden oluşuyor ve ordu içinde bazı savaş suçları işleniyor olabilir, bu mümkündür. Bunu yapanların tutuklanması, sorgulanması ve mahkûm edilmesi gerekiyor. Fakat hükümet şu ana kadar böyle bir emir vermedi, gerçi ordu içinde savaş suçu işleyen bazı kişiler yine de tutuklandı, fakat şu anki durumda her şeyin açık bir şekilde görülmesi kolay değil.

TEHRAN TIMES El Kaide'nin Suriye'deki altüst oluş sürecine müdahil olma ihtimali konusunda ne düşünüyorsunuz? Web sitenizde buna dair bazı makaleler yayınladınız. Bize başka ayrıntılar da verebilir misiniz?

THIERRY MEYSSAN El Kaide üyelerinin olayların başından beri, özellikle de, Eyman el Zevahiri'nin tüm İslam dünyasındaki cihadçılara Suriye'ye gelme çağrısı yaptığı Aralık ayından beri burada olduğunu gösteren pek çok kanıt ve tanıklık var. Başlangıçta sadece Libya'daki El Kaide üyeleri vardı ve Abdülhakim Bilhac'ın yönetimi altındaydılar. Bu kişi El Kaide'nin eski 3 numarasıydı ve şimdi resmen NATO ile birlikte çalışıyor ve Trablus'taki en üst askeri komutan. Daha sonra birlikleriyle beraber Suriye'ye geldi ve Libya ve Türkiye'den gelen birlikleri örgütlediler. Başlangıçta El Kaide üyeleri, Libya ve Irak'ta yaptıkları gibi korkunç suçlar işlediler ve şimdi de intihar saldırıları gerçekleştiriyorlar. Dış İlişkiler Konseyi'ne göre, yani bizzat ABD'ye göre El Kaide şu anda Özgür Suriye Ordusu'nun ana unsurlarından birisi.

TEHRAN TIMES Suriye'ye karşı uygulanan baskıların ve isyancıların NATO desteğiyle Suriye topraklarında gerçekleştirdiği operasyonların İran'a yönelik bir askeri saldırı için zemin oluşturma amacı taşıdığını düşünüyor musunuz? Yani, Suriye'yi zayıflatmak ve arkasında da Suriye'ye saldırma heveslerini gerçekleştirmek gibi bir amaçları olduğu söylenebilir mi?

THIERRY MEYSSAN Evet, George W. Bush'un 2001'de sunduğu planda farklı ülkelerin yok edilmesi ve sonunda İran'a saldırılması gerektiği söylenmişti ve elbette Suriye'nin yok edilmesi, İran'ın ana savunma hattının yok edilmesi anlamına geliyor. Fakat Suriye'de başarısız oldukları ölçüde, İran'a saldırmayacakları açık.

TEHRAN TIMES Press TV'nin Şam muhabiri Maya Nasır'ın öldürülmesi ve krizin vurduğu Suriye'de çalışan diğer gazetecilere karşı düzenlenen saldırılar hakkında ne düşünüyorsunuz?  

THIERRY MEYSSAN Maya Nasır gerçekten de büyük bir gazeteciydi ve onunla idealleri ve yazgısı hakkında yaptığımız bazı sohbetleri hatırlıyorum. Elbette o, Suriye'deki durumu aktaran büyük gazetecilerden biriydi. Temmuz ortasındaki Şam çatışmaları sırasında NATO; El Âlem ve Press TV stüdyosuna saldırmak için özel bir ekip gönderdi ve onlar Maya'yı ve tüm gazeteci ekibini öldürmeye çalıştı. Bundan sonra, bazı web sitelerine hedef alıp öldürmek istedikleri kişilerin listesini koydular ve Maya Nasır da bu listedeydi. 26 Eylül'de, Savunma Bakanlığı'na yapılan saldırıyı aktardığı sırada öldürüldü. Saldırganlar Genelkurmay Başkanı'nı öldürdükten sonra Savunma Bakanlığı'na saldırabileceklerini ve arkasından da Emevi Meydanı'nın diğer tarafındaki ulusal TV'yi ele geçirebileceklerini düşünüyorlardı. Bu yüzden ikinci ekip ulusal TV'ye saldırmak üzere bekliyordu ve Maya Nasır'ı sırtından vurarak öldürenler bunlardı.  

TEHRAN TIMES Amerika Birleşik Devletleri ve Fransa da dâhil olmak üzere Batı hükümetleri, Suriye'de süregiden altüst oluştan ne şekilde yararlanıyorlar? Neden ülkede şiddeti harmanlamak için güçlerini seferber ettiler?

THIERRY MEYSSAN Bunun pek çok nedeni var ve koalisyonun her bir üyesinin kendi nedenleri var. ABD ordusu Ortadoğu'yu yeniden şekillendirmeye devam etmek istiyor. Katar Suriye'ye girip doğalgazını kullanmak istiyor çünkü Akdeniz'in güneyinde ve Suriye'de büyük doğalgaz rezervleri var ve eğer Suriye bu doğalgaz kaynaklarını işletirse, Rusya, İran ve Katar'dan sonra dünyanın başlıca ihracatçılarından birisi olacak, bu yüzden de bunun olmasını engellemek istiyorlar. İsrailliler direniş eksenini kırmak istiyorlar. Fransızlar, iki dünya savaşı arasındaki yıllarda olduğu gibi Suriye'yi yeniden kolonize etmek istiyorlar. Koalisyonun her üyesi bunun gibi kendi nedenlerine sahip.

TEHRAN TIMES Kofi Annan'ın misyonu hakkında ne düşünüyorsunuz? Başarılı oldu mu? Makalelerinizden birinde Annan'ın Esad hükümetinin devrileceğini öngördüğünü yazmıştınız. Bu olmadığı için istifa etti. Doğru mu bu?

THIERRY MEYSSAN Evet, gerçekten Kofi Annan, Cenevre anlaşmasının mimarıydı. Rusların Moskova'da büyük bir barış konferansı organize etmeye çalıştığını hatırlarsınız, fakat ABD buna yanaşmamıştı çünkü İran'la görüşme yapmak istemiyordu. Bu yüzden de Kofi Annan Cenevre'de İran'sız ve Suudi Arabistan'sız başka bir toplantı organize etti ve bir barış planı sunmaya karar verdi. Bu toplantının sonunda bir anlaşmaya vardılar ve bir barış planı sunmayı kararlaştırdılar. Fakat ABD'deki bazı kişiler bu plana onay vermedi ve sabote etmek istedi. New York Times gibi farklı gazetelerde ve Avrupa gazetelerinde, ABD ve NATO'nun Suriye karşı savaşın gizlice parçası olduğuna dair bilgiler yayınladılar. ABD'deki bazı medya kuruluşlarının Başkan Obama'nın Suriye içinde gizli bir savaş için verilen bir kararı imzaladığını ortaya çıkardığını hatırlarsınız.  Kofi Annan bundan sonra istifa etmek zorunda kaldı, çünkü artık barış planını uygulamak mümkün değildi. Fakat bence bu yakında değişecek, zira ABD için Cenevre Barış Planı'nı kabul etmekten başka bir çözüm yolu yok. Elbette bu plan mükemmel değil, fakat krizi sonlandırmanın tek yolu.

TEHRAN TIMES Özgür Suriye Ordusu'nun finansman kaynaklarına dair bir bilginiz var mı?

THIERRY MEYSSAN Silahlı grupları destekleyen pek çok ülke var, ama başlıca finansman Katar'dan geliyor. Katar silahlı gruplara o kadar çok para aktardı ki, borçlu hale geldi ve şu anda uluslararası piyasalardan yardım arayışında. İsrail doğrudan mali destek sağlamıyor ama silah tedarikinden sorumlu. Suriye ordusunun kestiği bazı irtibatlar, İsrail'in silah ticaretinden sorumlu olduğunu gösteriyor, dolayısıyla Lübnan ve Türkiye'den gelen tüm silahlar İsrail tarafından tedarik ediliyor.

TEHRAN TIMES BM'nin Suriye'deki krizi sonlandırmadaki rolü hakkında ne düşünüyorsunuz?

THIERRY MEYSSAN Elimizde, bazı BM gözlemcilerinin resmi araçlarını Özgür Suriye Ordusu'nun askeri liderlerini taşımak için kullandıklarını gösteren videolar var. Bu, uluslararası hukukun kesin bir ihlalidir. Bazı BM gözlemcileri silahlı grupları destekledi ve onlara yardım etti. Güvenlik Konseyi de, bir tarafta NATO, diğer tarafta Rusya ve Çin arasındaki karşıtlık nedeniyle sorunlarla karşı karşıya. Bu yüzden Birleşmiş Milletler tarafından sunulan herhangi bir çözüm bulunmuyor. BM, çatışmanın bizzat tarafı.

TEHRAN TIMES Son olarak, İran'ın Suriye'deki krizin çözümlenmesi konusundaki rolüne dair nasıl bir perspektife sahipsiniz? İran, Katar, Mısır ve Suudi Arabistan Suriye sorunuyla ilgilenmek üzere bir temas grubu oluşturdular. Bu ülkeler krize bir çözüm bulmada İran'a yardımcı olabilir mi?

THIERRY MEYSSAN Herkes anlamalıdır ki İran bölgedeki temel aktördür ve Suriye'nin direnmesi İran'ın yalnızca ekonomik ve askeri düzeydeki teknik desteğiyle mümkündü. Suriye, İran'ın yardımı olmadan bu tür baskılara uzun süre direnemezdi. Suudiler şu anda, Suriye içindeki mezhep bölünmesinin başlıca suçlusudur. Televizyon kanallarını, ülkedeki Sünni olmayanlara karşı nefret mesajları yaymak için kullanıyorlar. Türkiye'ye gelince, muhtemelen etkilerini Avrasya'ya yaymayı ümit ettiler, fakat şimdi bir felaketle karşı karşıyalar, zira Avrupa'daki ekonomik krizle birlikte Türkiye'nin ihracatı %25 oranında düştü ve bir yandan da, Araplar ve Kürtler de dâhil olmak üzere azınlıklarla sorun yaşıyorlar. Bu yüzden, eğer Türkiye Suriye'ye müdahil olmaya devam ederse, kendi sınırları içinde bir iç savaş yaşayabilir.

Kourosh Ziabari (1990 doğumlu), ödüllü bir İranlı gazeteci, barış aktivisti ve medya muhabiridir. İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad'dan Yüksek İran Gençlik Ödülü'nü almıştır. Aynı zamanda İran'ın 18'inci Basın Festivali'nde siyasi makaleler kategorisinde birincilik ödülünü kazanmıştır.  Kourosh, Sürdürülebilir Kalkınma için Dünya Öğrenci Topluluğu'nun bir üyesi ve aynı zamanda Avrupa Akademik Yazım Öğretme Derneği'nin bir üyesidir. Tehran Times, Global Research, Iran Review ve Counter Currents'a düzenli olarak katkı yapmaktadır.

medyaşafak