Bölge uçurumun kenarında: Direniş Ekseni dağınık bölgelerde savaşmayacak

Bölge uçurumun kenarında: Direniş Ekseni dağınık bölgelerde savaşmayacak
Amerika ve İran’ın arasında her düzeyde gerginlik tırmanırken, işler kontrolden çıkacak mı? Nasıl başlayacağını bildiğimiz ancak nasıl ve nerede sona ereceği hakkında hiçbir tahminimizin olmadığı bölgesel bir savaşın eşiğinde duruyor olabiliriz.

 

 

Elnashra.com

 

 

Bir süredir aralıksız devam eden ve Washington yönetiminin İran Devrim Muhafızları'nı terör listesine alması ile zirveye ulaşan tırmandırma eylemlerinin sonucunda, bölgenin bu baharın sonunda ya da en geç yaz başında büyük bir savaşa girmesine dair korkular gitgide büyüyor. Tahran ise, Netanyahu'nun son seçimlerde zafer kazanması ve hedefleri doğrultusunda bir hükümet kurmaya yönelmesi ile eş zamanlı olarak, Amerika'ya benzer bir cevap verdi.   

 

Bazıları savaş ve barış olasılığını eşit görüyor. Bazıları ise, Amerikan yönetiminin İran ve güçlerini tehdit etmekten daha ileriye gidebilme ihtimalini uzak sayarak, Amerika'nın tehdidini ekonomik ve politik baskılar ile sınırlı bulunuyor. Lübnanlı emekli general ve strateji uzmanı Emin Hutayt, “Trump'ın ekonomik ve politik alanda tehditler yönelttiğini ve bunda ileri gittiğini, ancak işlerin sahaya dökülmesi ve bu tehditlerin askeri boyutta ilerletilmesi konusunda çok korkak olduğunu” söylüyor. 

 

Diğer yandan Yakındoğu ve Körfez Askeri Analiz Kurumu Müdürü Riyad Kahveci ise, bölgedeki oyuncular genel atmosferi tırmandırdığı sürece, savaşa girme ihtimalinin yükseldiğini belirterek, “Netanyahu'nun kazanması ya da kaybetmesinin sadece bir ayrıntıdan ibaret olduğunu, gelecek savaş konusunda belirleyici bir unsur olmadığını” ifade etti. Kahveci değerlendirmesine şu sözlerle devam etti: “Amerikan ve İsrail yönetimlerinin seçimden önce düzenlediği bir şeyler varsa, kuşkusuz Netanyahu'nun geri dönüşü iki ülke için de işleri kolaylaştıracak ve hızlandıracaktır. Yeni İsrail hükümeti kurulmadan önce herhangi bir yenilik hakkında konuşamayacağımızdan eminiz.”

 

Hutayt da aynı şekilde Netanyahu'nun seçimleri kazanmasının olası bir savaşın patlak vermesi hususunda etkili bir unsur olmadığını düşünüyor. İsrail Başbakanının Amerika'nın siyasetinden bağımsız bir politika benimsemediği, aksine ABD ile tam anlamıyla uyumlu ve ortak bir politika izlediğini belirten Hutayt şöyle devam etti:

 

“Bölge uçurumun kenarına doğru ilerliyor, her an savaşa doğru sürükleniyor. Bu yangının kıvılcımlarına sebep olacak üç bölgeden söz edebiliriz. Bunlardan ilki Hürmüz Boğazı'dır. Washington'un İran ablukasını sürdürmesi ve Tahran'ın buna cevap vermesi durumunda Amerika'nın da İran'a yanıt vermesini beklememiz gerekir. Amerika geri adım atarsa savaş çıkmaz. Ancak bunun aksi gerçekleşirse, hiç şüphesiz savaş kaçınılmaz olacaktır.”

 

Emin Hutayt değerlendirmesini şu ifadelerle sürdürdü:

 

“Bölgedeki bir savaşın kıvılcımlarına sebep olacak ikinci bölgeye gelince, burası Devrim Muhafızları ve müttefik güçlerinin, Suriye ile Irak'taki karargâhlarıdır. Bu noktalar bugüne kadar henüz Amerika tarafından hedeflenmemiştir. Dolayısıyla, Amerika'nın bu noktaları yok etmeye yönelik yeni bir karar alması durumunda, İran, Amerika'nın bölgedeki 52 adet askeri üssünden birine uzanan bir cevap vermekte tereddüt etmeyecektir. Bunu takiben Amerika'nın cevabı olayları belirleyecektir. Amerika İran'ın saldırısına karşı başka bir saldırı düzenlemekle yetinebilir ya da büyük bir savaş patlak verebilir. Üçüncü bölge ise, İran'ın hem Afganistan hem de Pakistan sınırlarıdır. Devrim Muhafızları'nın bu sınırlar yoluyla hedeflenmesi, İran'ın sert bir şekilde misilleme yapmasına sebep olacaktır. Bu durum da eğer Amerika isterse savaşa dönüşebilir.”

 

Uzmanlar gelecek savaşın büyük olasılıkla sadece belli sınırlar dâhilinde kalmayacağı ve tüm bölgeyi etkisi altına alacağı konusunda fikir birliği içinde. Kahveci, İran ve Amerika arasında doğrudan bir savaş meydana gelirse, bu savaşın geniş ölçekli olacağı ve tüm bölgeyi kapsayacağı görüşünde. Kahveciye göre, “Bu savaş sadece İsrail ve Suriye'de konuşlanmış İran güçleri ile sınırlı olursa, müttefik güçler savaşa müdahale etmediği müddetçe savaşın Suriye'nin iç kesimlerinde sınırlı kalma olasılığı yüksektir. Gel gelelim ki müttefik güçler bu savaşa girerse, o zaman tam anlamıyla bölgesel bir savaş söz konusu olacaktır.” 

 

Emin Hutayt ise yazısının devamında, Direniş Ekseni'nin de defalarca vurguladığı gibi, taraflardan birinin savaşa girmesi durumunda şüphesiz diğer tarafın da bu savaşa katılacağının altını çizerek şunları kaydediyor: “Bu Eksen, dağınık bölgelerde savaşmayacak, tüm bölgeyi kapsayan geniş bir cephe açacaktır. Bununla birlikte savaş hala uzak bir olasılıktır ve patlak verme ihtimali yüzde 25'i geçmez.”

 

Amerika ve İran'ın arasında her düzeyde gerginlik tırmanırken, işler kontrolden çıkacak mı? Nasıl başlayacağını bildiğimiz ancak nasıl ve nerede sona ereceği hakkında hiçbir tahminimizin olmadığı bölgesel bir savaşın eşiğinde duruyor olabiliriz.

 

 

Çeviri: Medya Şafak